19 Ocak 2025, Pazar

Mahmut Sami DOĞANCI – Milli Görüş Siyasetinin İkinci Adamı ve Zor Zamanların Kaptanı Recai Kutan

Fazilet Partisi ve Saadet Partisi kurucu genel başkanı, Milli Görüş hareketi lideri Necmettin Erbakan hocamızın birinci yardımcısı, 1977-1978 Bayındırlık Bakanı, 1996-1997 Enerji Bakanı, düşünce kuruluşu ESAM’ın genel başkanı; Recai Kutan’a Rabbimden rahmet, mağfiret ve cennet diliyoruz.

Büyük liderlerin büyük gölgeleri olur ki yıldızlar bile onda kaybolabilir. Şüphesiz ki büyük bir lider olarak Necmettin Erbakan Hoca, genç yaşta profesörlüğü, TOBB başkanlığı, Almanya’da patent kazanan buluşları, Türkiye’nin ilk motor fabrikasını kurması ile çok büyük akademik ve teknik başarılara imza atmıştır. 1969 siyasi miladından başlayarak gerek adil düzen, ağır sanayi hamlesi, yerli savunma sanayi, yerli otomobil, İslam Birliği, İslam Savunma Paktı gibi fikir ve projeleriyle, gerek koalisyon hükümetlerindeki İslam Birliği çekirdeği D-8, fabrika temelleri atma, Kıbrıs Barış Harekatı gibi aksiyonerliği ve eylemleriyle, gerekse hitabeti ve yetiştirdiği genç kuşakla siyasalı aşan ve sosyolojik realiteye ve idealizme dönüşen Milli Görüş Üniversitesi’nin kurucu rektörü ve profesörü olarak kalıcı iz bıraktı. Diyebiliriz ki Erbakan Hoca, bir kanadıyla Karahanlılar, Harzemşahlar, Selçuklular ve Osmanlılar mirasını redd-i miras yapan cumhuriyet Türkiye’sine taşımış bir varistir, bir kanadıyla da yeni projeler, ufuklar ve icraatlar çizen siyasal müceddittir.

Yumuşak Geçişin Öncüsüydü

Şüphesiz ki Recai Kutan, Süleyman Arif Emre, Şevket Kazan, Hasan Aksay, Fehim Adak, Oğuzhan Asiltürk, Lütfi Doğan, Yasin Hatipoğlu, İsmail Hatipoğlu Milli Görüş hareketinin ilk kuşak ulu çınarlarıdır. Daha sonra siyasetimizin farklı damarlarında ve tarzlarında fışkıracak olan Turgut Özal, Korkut Özal, Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Ahmet Davutoğlu, Numan Kurtulmuş, Temel Karamollaoğlu, Fatih Erbakan, Mustafa Kamalak, Bahri Zengin, Mehmet Ali Şahin, Lütfü Esengün, Şevki Yılmaz, İsmail Kahraman, İsmail Alptekin, Osman Yumakoğulları, Yavuz Çelik Karahan, Adnan Demirtürk, İsmail Alptekin, Mete Gündoğan gibi isimler hep bu ilk kuşağın açtığı yolda inkişaf ve inbisat etmişlerdir. Bu kadar ismi bile bir çırpıda söylemek bu hareketin ne kadar mümbit ve bereketli bir çınar ağacı olduğunu izhar ve ispat eder.

Ama Erbakan hocanın “gerçekten kim sağ koluydu?” deseler şunu demek lazım. Hocanın ve hareketin en çileli döneminde yani 28 Şubat post-modern darbesi hakikatte ise barbar darbe sürecinde ve sonrasında Erbakan hoca, vekili ve varisi olarak kime güvendiyse, limana sağ salim yanaştırması için gemi kaptanlığını kime emanet ettiyse elbette sağ kolu odur. O da kapatılan Refah Partisinden sonra kurulan Fazilet Partisi ve Saadet Partisi genel başkanı Recai Kutan’dan başkası olamaz. Erbakan hocanın ölümünden sonra kendini milli görüş lideri olarak addedenler olsa da varis-i hakiki elbette Recai Kutan idi.

28 Şubat darbesinin alevlendiği, Refah-Yol hükümetinin devrildiği, Refah Partisi’nin kapatıldığı, Erbakan hocaya başta olmak üzere birçok siyasi yasak getirildiği hengamede “ateşten gömleği” giyen Recai Kutan, Fazilet Partisi genel başkanı olarak sükunetli ve itidalli bir geçişin, yumuşak bir sürecin öncüsü oldu. Merve Kavakçı hadisesi, Yenilikçiler- Gelenekçiler ayrışmasıyla iki adaylı Fazilet Partisi kongresi ve Fazilet Partisinin kapatılma sürecinde Kutan hep yatıştırıcı ve yapıştırıcı bir abilik rolü üstlendi. Kurt kuzuyu yemek istiyordu, Tanrılar/Firavunlar kurban istiyordu ama bu süreci en hafif hasarla atlatmak lazımdı. İşte Recai Kutan, o gemiyi en az sarsıntıyla limanda yüzdürmeyi bildi.

Siyasette Derviş Kalanlardandı

1999 seçimleri Milli Görüş ve Fazilet Partisi için aslında ağır bir yenilgiydi. 1960 darbesinden hemen sonraki seçimlerde Adalet Partisi birinci parti olmuştu. 1980 darbesinden sonra girdiği ilk seçimde Süleyman Demirel birinci parti lideri olmuştu. 28 Şubat travmasının tavan yaptığı dönemde toplumun ani karşı refleks göstermeyerek Recai Kutan başkanlığındaki Fazilet Partisini üçüncü parti yapması şayan-ı dikkatti. Bu Susurluk kazasıyla, Mercümek davasıyla, Fadime Şahin-sahte şeyh olaylarıyla toplumsal algının nasıl aleyhte cereyan ettiğine, medya gücüyle rüzgarın nasıl ters estirildiğine işaret ediyordu. PKK elebaşı Apo’nun Türkiye’ye paketlenerek teslim edilmesi milliyetçi refleksleri artırmış, Ecevit başkanlığındaki DSP, Devlet Bahçeli başkanlığındaki MHP 1999 seçimlerinden zaferle çıkmıştı. 1995 seçimlerinde birinci parti olarak çıkan Erbakan liderliğindeki Refah Partisi, 28 Şubat 1997 travmasını yaşayarak kapatılmış ve devamı olarak kurulan Fazilet Partisi üçüncü parti olmuştu. Bu darbeye rağmen üçüncü parti olma tartışmaları parti içinde başlayacak gelenekçi- yenilikçi tartışmalarının fitilini ateşleyecek ve tartışmalar AK Parti’nin kurulma sürecine evrilecekti.

12 Eylül 1980 askeri ihtilalinde yaklaşık bir yıl hapis yatan Recai Kutan, Medrese-i Yusufiyye tahsilinden ve tedrisinden de geçmişti. GAP Güneydoğu Anadolu Projesinin isim babası ve öncülerinden olan Recai Kutan, Milli Görüş’ün düşünce kuruluşu olarak kurulan ve faaliyetlerini sürdüren ESAM’ın da genel başkanlığını son nefesine kadar sürdürdü. Recai Kutan, ESAM’ı düşünce adası hüviyetinde ve hürriyetinde çalıştırdı.

Son nefese dek ilmî ve içtimaî cihad ve cehdine fasıla vermeyen Recai Kutan, son nefesine yakın hastane odasında bile ekibiyle toplantı yapan Erbakan hocanın izinden gittiğini bizlere sessizce öğretiyordu. Diyanet İşleri Başkanlığı görevinden sonra İslam Düşünce Enstitüsü ile Ankara’da bir vaha inşa eden Prof. Dr. Mehmet Görmez’in Başkan Recai Kutan’ın cenazesinde söylediği gibi; “Derviş olmak kolaydır, ama siyasette ve ticarette derviş kalmak zordur. Recai Kutan, siyasette de derviş kalınacağını göstermiştir.” Merhum mevtaya Rabbimizden rahmet, mağfiret ve cennet diliyoruz.

Benzer İçerikler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir