6 Eylül 2024 Cuma sabahı; Sinop, Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin gibi Karadeniz bölgemizin farklı şehirlerinden gelen güzel insanlarla Kafkasların kadim coğrafi merkezlerinden biri olan Gürcistan’a doğru yola revan olduk.
Cihannüma ülke sınırlarını aşıp Cihanın pek çok coğrafyasında teşkilatlandığı için artık bu noktaları ziyaret etmek, teşkilatın oradaki hizmetlerini yerinde gözlemlemek, kaynaşmayı temin etmek ve katılanların farklı ülkeleri incelemelerine olanak tanımak kaçınılmaz olmuştu. Gidilen ülkenin; tarihi, siyasi, kültürel, ekonomik ve sanatsal yönlerini incelemek, oradaki resmi ve sivil temsilcilerle buluşmak, fikir alışverişinde bulunmak ve karşılıklı projeler geliştirmek gibi düşünceler hedefe konan planlardı.
İpek Yolu Coğrafyası
Bu bağlamda Cihannümanın “Uluslararasılaşma Projesi” kapsamında çıkılan ilk yolculuklardan birisi de Gürcistan seyahati oldu. Teşkilatımızın 3. ve 15. bölgesinde bulunan dostlarımızla Karadeniz’in yağmurlu bir sabahında Trabzon’dan yola çıkıldı. Gideceğimiz ülke Büyük Kafkas sıradağlarının güney tarafında yer alan; kuzeyden Rusya Federasyonu, güneyden Ermenistan ve Türkiye, doğu ve güneydoğudan Azerbaycan, batıdan Karadeniz ile çevrili; ılıman iklim yapısı ile coğrafi güzellikleri şekillenmiş, bambu, okaliptüs, palmiye gibi pek çok astropikal ağaçların yetiştiği, tarihi “İpek Yolu” üzerinde bulunan muhteşem bir coğrafya idi.
Ülke nüfusunun %70’e yakınını Gürcüler, %11’ini Ermeniler, %10’unu Ruslar ve geri kalanını da Acarlar, Abhazlar, Osetler ve diğer bazı küçük gruplar meydana getiriyordu.[i] Nüfusun %60’tan çoğu şehirlerde, kalanı köylerde yaşayan Gürcistan’da en büyük şehir aynı zamanda başşehir olan Tiflis (nüfusu 1991’de 1.279.000); diğer önemli şehirler ise Batum, Kutaisi, Gori, Sohumi, Rustavi, Kaheti ve Poti’dir.
Büyük çoğunluğun dini olan Ortodoks Hıristiyanlık, IV. yüzyılın ilk yarısında Azize Nino (ö. 338) tarafından bu ülkeye getirilerek yayılmış, V. yüzyılda Gürcü kilisesi kurulmuş ve İncil Gürcüceye tercüme edilmiştir. Filistin’den çıkarıldıktan sonra Gürcistan’a da göç eden Mûsevîler’in bir kısmı zamanla Hristiyanlaşmış, küçük bir topluluk ise dinini korumuştur. Gürcistan’a oldukça erken dönemlerde ulaşmış olan İslâmiyet özellikle ülkenin güney bölgelerinde yayılmıştır. Ülkenin XIX. yüzyılın başlarından itibaren Rusya’nın hâkimiyetine girmesi, İslâmiyet’in yayılmasını engellediği gibi mevcut Müslümanların çoğunun Türkiye ve İran’a göç etmelerine sebep olmuştur.
Gürcistan’da ilk ve orta eğitim zorunlu ve parasızdır. Okuma yazma oranının çok yüksek olduğu ülkede, eğitim ve öğretim dili Gürcücedir. En eski üniversite durumunda olan Tiflis Devlet Üniversitesi’nin (1918) bünyesinde pek çok fakülte bulunmaktadır.[ii]
Gürcistan’a Doğru
Sabah, namazdan sergileri almış ve durağa inmiştim bile. Otobüs Rize’ye geldiğinde bardaktan boşalırcasına yağan yağmura rağmen koştuk içine. İçinde dostlarımız vardı. Kalpleri aynı duygu, hayal ve hedefle birbiri için atan. Musafaha, kucaklaşma ve hâl hatır ile vardık Hopa’ya. Hopa’dan Artvin reislerimizi de alıp devam ettik. Bir taraftan da Cuma namazımızı Batum merkez camide kılmak, vaaz etmek, Kur’an tilavetinde bulunmak, gönül coğrafyamızda dindaşlarımızla kucaklaşmak ve sonra geziye başlamak istiyorduk. Fakat Batum merkez Cami’ye ulaştığımızda Cuma namazı geçmişti. Namazlarımızı cemaatle yine burada eda ettik. Gürcistan Cihannüma temsilcisi Mamuka Nakaidze reisimiz bizi karşıladığı gibi tüm gezi boyunca da mihmandarlığımızı üstlendi. Hemen akabinde Batum Müftüsü Âdem SHANTADZE hocamız ile ilk randevumuzu icra ettik. Gürcistan’da Müslümanlar üç dini lider tarafında temsil ediliyorlar. Biri Gürcistan’daki Müslüman camiasının genelini temsilen Batum Müftüsü, diğeri Azeri vatandaşları temsilen Etibar EMİNOV ve Şiî Müslümanları temsilen de Faik NABİEV Bey.
Başkonsolosluktaki randevumuza geç kalamazdık. Bizi, güler yüzlü, müşfik, her türlü hazırlığı yapmış ve devletimizin hamiyetperver edası ile Başkonsolosumuz Rıza Kağan Yılmaz Beyefendi kabul ettiler. Aramızda hasret giderir gibi, biz onlara onlar da bize tatlı tatlı bilgiler sunduk. Harika bir Batum tarihi sundu bize Başkonsolosumuz. Sunulan ikramlar ve kapı önünde bayrağımızın altında çektirdiğimiz hatıra fotoğrafı ile uğurlandık.
Dolu Dolu Tiflis
Akşam olmak üzereydi. Tiflis için yola çıkmalıydık. İkindiyi Batum merkezdeki Orta Cami’de kılıp yola revan olduk. Batum Tiflis arası otobüs ile 5-6 saat ve yol uzun ve zahmetli.
Gece saat 24 civarı otelimize ulaşabiliyoruz. Sabah 09.00 gibi Gürcistan’ın tarihi, turistik ve sanatsal yerlerini gezmeye başlıyoruz. Sameba Katedrali, Teleferik, Kartlis Deda (Gürcülerin anası), Botanik bahçesine manzaralı bir temaşa, Kura Nehri’nde tekne turu, Barış köprüsünden şehre bakış, elektrikli araçlarla; Özgürlük Meydanı, Rustaveli Bulvarı, Parlamento Binası ve Tiyatro binası gibi tarihi mekanları temaşa ettiğimiz şehir turu ve saat 13.00’daki Büyükelçilik ziyareti. Şehir içindeki koşturmaca, yanı sıra heyecan, merak, mutluluk ve tatlı bir telaşı da içinde barındırıyor. Ülkemizin Gürcistan’daki en üst düzey temsilcisi olan Büyükelçimiz Ali Kaan Orbay Beyefendi, heyetimizi güzel bir salonda kabul ediyorlar. Ülkemizden Milletvekilleri, Belediye Başkanları, Rektörler, Akademisyenler, İş Adamları, Eğitimciler, Esnaflar ve daha farlı mesleklerden müteşekkil Cihannüma temsilcileriyle güzel bir tanışma, fikir alış-verişi, soru-cevap ve hatıra fotoğrafı ile uğurlama merasimini gerçekleştiriyoruz.
Saat 15.00’da ise ülkemizi temsilen Tiflis’te nöbette olan Maarif, TİKA, Yunus Emre Enstitüsü ve diğer sivil inisiyatiflerle buluşma, kucaklaşma, dertleşme ve hizmetlerin tanıtımına dair ortak bir toplantı programındayız. Türkiye’den gelen ve Gürcistan’dan aramıza katılan yaklaşık 50 kişilik bir heyetle nitelikli bir toplantı icra ediyoruz. Gurur duyduğumuz, kendi sorumluluklarımızı daha fazla hissettiğimiz, şanlı tarihimizin bize bırakmış olduğu ufkun ne kadar kıymetli ve ne büyük başarılara namzet olduğunu iliklerimize kadar hissettiğimiz bir toplantı bu. Toplantımız Cihannümanın geleneği olduğu üzere tüm katılımcıların tek tek kendisini tanıttığı kısa bir seremoni ile başlıyor.
Türkiye Maarif Vakfı, bir Kamu Vakfı olarak 2016 yılında kurulmuş; Eğitim Öğretim, Burs ve Barınma, Eğitim Destek ve Yayın gibi kanunla belirlenen vazifelerini ülkemiz adına icra ediyor. Türkiye Maarif Vakfı Gürcistan Temsilcisi Dr. Faruk TEKŞEN bey, Gürcistan’daki tüm faaliyetleri hakkında heyetimize sunum yaptılar. 645 kişi kapasiteli Türkiye Maarif Vakfı Gürcistan Uluslararası Maarif Okulları Tiflis Kampüsünde 2023-2024 yılında faaliyetine başlamış olsa da yüzden fazla öğrenci Anaokulu, İlköğretim, Ortaöğretim ve Lisede eğitim görüyor. Murat KÖRDEMİR beyin yöneticisi olduğu Marneuli Kampüsü ise 252 kapasite ile hizmet veriyor.
TİKA (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı) Tiflis Koordinatörü Tuba ÖZÜTOK hanımefendi sunum yapıyor. Tiflis Program Koordinasyon Ofisinin 1994 yılında açıldığını, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra yeniden yapılanma sürecine giren ülkenin devlet kurum ve kuruluşlarının; ekonomik ve idari altyapısının geliştirilmesi, demokratik kurumların oluşturulması ve iki ülke arasındaki eğitim, sağlık, su ve sanitasyon, kültürel faaliyetler, idari ve sivil altyapıların geliştirilmesi ile ulaştırma alanlarında bugüne kadar birçok proje gerçekleştirdiklerini; komşumuz ve stratejik ortağımız Gürcistan’ın yeniden yapılanmasında oldukça önemli katkılar sağladıklarını ifade ediyor. TİKA’nın, Gürcistan’da; göçmen konut inşaatı, köprü tadilatı, hastane tefrişatı, sosyal yaşam merkezi tefrişatı, sera kurulumu ve eğitimi, ana okulu tamirat ve tefrişatı, cami tadilatı, arıcılık eğitimi, engelliler yaşam merkezi tefrişatı, müze evi tamiratı ve doğada arama kurtarma eğitimi gibi sosyo-ekonomik güçlerini arttırma; tarım ve hayvancılık, zanaatkarlık gibi mesleki alanlarda iş kurma, üretimi arttırmaya dair çok nitelikli hizmetleri gerçekleştirdiğini öğreniyoruz.
Tiflis Yunus Emre Enstitüsü Direktörü Zekeriya GÜLTEKİN bey, adını büyük Türk şairi Yunus Emre’den alan, Türkiye’nin kültürel diplomasi kurumu olduğunun altını çizdiği kuruluşumuzun hizmetlerini ifade ediyor. Türk dili, sanatı, kültürü ve tarihinin uluslararası alanda tanıtılmasını amaçladıklarını, bu bağlamda 2012 yılında Tiflis’te faaliyete başladıklarını anlatıyor. Faaliyet alanları olarak, Türkçe kursları, Tercihim Türkçe projesi, Türkoloji projesi, Kültür sanat programları yaptıklarını ve 12 yılda, Gürcistan’da 300’den fazla etkinlik gerçekleştirerek, 7000’den fazla Gürcistan vatandaşına Türkçe eğitimi verdiklerini belirtiyor. Bu gayretlerin, iki ülke arasındaki dostluk bağlarını güçlendirdiğini ve Türk kültürünün tanıtımına önemli katkılar sağladığını ifade ediyor.
Toplantı sonrası, Kura Nehri’nin iki yakasına konuşlanan, her sokağı tarih ve sanat kokan, yeşili, sıcak (tarihi kaplıcaları) ve soğuk suları ile güzel şehri, Tiflis’i gezmeye devam ediyoruz. Eski Tiflis’teki Svetitshoveli Katedrali, Lisi gölü ve Stonehenge yapıtları. Akşam namazımızı sergilerimizi atıp cemaatle Stonehenge’nin yanı başında cemaatle eda ediyoruz.
Gezimizin üçüncü günündeyiz. Cihannüma derneği her sene Türkiye’de okulların açılışından önceki pazar sabahı “Aileler Sabah Namazında Buluşuyor” mottosu ile ulusal bir program icra ediyor. Biz de bu güzel programı Tiflis Cuma Camii’nde icra ediyoruz. 05.30’da tüm heyetimizle camideyiz. Namaz, tesbihat, zikirler, dualar derken kendimizi eşsiz manevi bir iklimin içinde buluyoruz. Cemaatten yoksun cami, iki gündür cami görmeyen gözlerimiz ve ezan duymayan gönüllerimiz şenleniyor.
Yolculuk Batum’a
Kahvaltıdan sonra 08.00 gibi otelden ayrılıyoruz. Yolculuk 5-6 saat Batum’a. Bu defa tarihi ve kültürünü tanımaya. Batum’a vardığımızda önce öğle namazlarını kılıp geziye başlıyoruz. Kiliseler, Piazza Meydanı, Sahil Kordonu, Ali ve Nino Aşk Sembolü Heykeli ve tekrar namaz için Orta Cami’mize. Cami çevresi Türk lokantaları ve diğer işyerleri ile çevrili. Kendinizi Türkiye’de hissediyorsunuz. Yemek sonrası son durağımız olan Gürcistan Müslümanlarının arsasını satın alıp cami yapmaları için izin alamadıkları, derme çatma inşaat malzemelerinden düzenledikleri mescide, ikindi namazı kılmaya. Mamuka reisimizin de öncülük ettiği ve hizmetlerini yürüttüğü bu mekânı en yakın zamanda cami olarak görme dua ve temennilerimizle Sarp sınır kapısına doğru yola koyuluyoruz.
Kapıya yaklaştığımızda herkesin heyecanlı olduğunu, bir an önce ülkesine kavuşmak istediğini beden dillerinden okuyoruz. Yoğunluğu aşıp karşıya geçtiğimiz an bizi güzel bir camimiz karşılıyor. Soluğu camide alıp Muhammed Ardıç reisimizin davudî sesinden segâh makamında enfes bir akşam ezanı dinliyoruz. Bahtiyarız, özlemiştik. Arkasından görev tarafıma tevdi edilince, Nihavent makamında kamet ve hocamızın da güzel tilaveti ile namazı eda edip adeta kendimize geliyoruz.
Yolculuk zamanı. Ancak bu sefer evimize, vazifelerimizin başına. Gözlemlerimiz, aldığımız bilgiler, yol arkadaşlığı ile daha çok kişi ile kurduğumuz dostluklar ve daha nice deneyimlerimizle.
[i] Davut Dursun, “Gürcistan”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 1996), 14/310-311.
[ii] Dursun, “Gürcistan”, 14/311.