Cihannüma Dayanışma ve İş Birliği Derneğimizin kültür ve sanat çalışmaları bağlamında Balıkesir Valiliği, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi ve Balıkesir Üniversitesi iş birliğiyle düzenlediğimiz etkinlikte, Türkiye’de sinema alanındaki güncel gelişmeler ve sinemanın düşünsel boyutları ele alındı. “Perdeden, Dijital Platformlara; Türkiye’de Sinema” başlıklı panel ve açık oturumlar sinema alanına uzun yıllar emek vermiş olan duayen isimlerle birlikte yeni nesil genç sinemacıların bir araya gelmesine vesile olan önemli program gerçekleştirildi.
Sanat türleri toplumları bir araya getiren ve kültürü zenginleştiren önemli bir araçtır. Cihannüma kültür ve sanat birimi olarak çeşitli sanat dallarında Türkiye’de medeniyet mirasını koruma ve geliştirme sorumluluğunu taşıyarak projeler gerçekleştiriyoruz. Sinemanın da bu anlamda toplumlar üzerinde ciddi etkileri olan güçlü bir araç olduğu bilincinden hareketle gerçekleştirilen her biri birbirinden değerli panel ve açık oturumlarda, sektördeki deneyimli profesyonellerin “Perdeden, Dijital Platformlara; Türkiye’de Sinema” konusu etrafında alt başlıklarıyla birlikte kapsamlı olarak müzakere edildi. Sinema alanında yeni ve özgün projelerin ortaya çıkmasına vesile olabilecek milli ve manevi değerlerimize uygun içeriklerinde üretilmesine yönelik olarak somut çıktıları oldu. Sinema endüstrisinin Türkiye’deki ve dünyadaki gelişimi karşılaştırmalı şekilde ele alınarak mevcut sorunlar ve potansiyeller yakından incelenmiş oldu.
“Yerli ve Milli Sinema Mümkün Mü?”
Kültür emperyalizmi, sinema eğitimi ve üretim kültürü, dijital platformlar, yeni nesil izleme alışkanlıkları, görsel bellek, uluslararası ilişkilerde sinemanın rolü, sinema filmlerinin üretim, dağıtım ve gösterim sorunları, filmlerin sanatsal doğası ve senaryoların edebi yönleri gibi pek çok konuda katılımcılar görüşlerini ifade ettiler. Karşılıklı etkileşimin kurulduğu, sorunların katılımcılarla bir arada değerlendirildiği oturumlarda Türkiye’deki sinema endüstrisinin kültürel, eğitsel ve teknik boyutları bütüncül bir yaklaşımla ele alındı. Türkiye’nin küresel boyutta görsel-işitsel üretim yarışında daha rekabet etme becerisi yüksek, kimlikli, özgün bir model ve sanatsal bakımdan nitelikli eser çıkarma kapasitesinin arttırılmasının nasıl mümkün olabileceğinin tartışıldığı çalıştayda, “Yerli ve Milli Sinema Yapmak Mümkün Mü?” sorusuna cevap arandı. Bu soruya verilecek cevabın Türk sinemasının temel sorunlarına da çözümü içereceği şüphesizdir. Bir çalıştaya sığmayacak denli geniş bir konunun büyük bir cesaretle masaya yatırılmasının; ülkemizde “yerli ve milli” sinema yapmayı “mümkün” kılacak şartları ve imkanları hem oluşturacak hem de olgunlaştıracak bir başlangıç olacağına inanılmaktadır.
Türkiye’de sinema sektörünün veya endüstrisinin çok yönlü sorunları bulunmaktadır. Her bir sorun kendi içinde alt sorunları da beraberinde getirmektedir. Bunları işin uzmanları ile tartışmak ve bu tartışma halkasını siyasi angajmanına bakmaksızın sinema profesyonellerini ve emekçilerini kapsayıcı şekilde genişletmek Türkiye’de sinema endüstrisinin küresel düzlemde daha rekabetçi bir yapıya yükselmesine imkân sağlayacaktır.
Film Okuryazarlığının Önemi
Türkiye’deki temel yapısal sorunlardan biri de şüphesiz seyircinin niteliği meselesidir. Hangi tür film olursa olsun sinema seyirciyle buluşmak ister. Arz talep dengesi bağlamında hedef kitlesine ulaşamayan ya da hedef kitlesi tarafından beğenilmeyen filmlerin ticari olarak zarar etmesi; filmlerin niteliğini, hikâye ve olay örgüsünün belirlenmesini doğrudan etkilemektedir. Bu açından bakıldığında nitelikli seyircinin, nitelikli film üretim sürecini tetiklediği söylenebilir. “Yerli ve milli sinema yapmak mümkün mü?” sorusuna cevap ararken mutlaka seyircinin niteliğini artıracak hususlar üzerine de düşünülmelidir. Bunun için bireylerin erken yaşlardan itibaren görsel zekâ, görsel komposizyon ve estetik bilgisi yanında medya ve film okuryazarlığına dair bir eğitimden geçmiş olması büyük önem arz etmektedir.
Erken yaşlardan başlayan bir film okuryazarlığı eğitimi Türkiye’de ulusal çapta maalesef yürütülememektedir. İlk ve orta dereceli okullarda sinema, ulusal eğitim müfredatının formel bir parçası değil, ders dışı kültürel bir aktivite olarak tanımlanmakta veya kabul edilmektedir. Bu minvalede bir eğitim stratejisinin olmaması sinema bilgisinin ileri yaşlarda veya erken yaşlarda kontrolsüz bir bilgi ve içerik yapısıyla toplumun gündemine yerleşmesine neden olmaktadır. Yaş gruplarına uygun olmayan ve insanları çoğunlukla tüketime, şiddete, eğlenceye odaklandıran filmsel ürünler filmlerin de bir tüketim nesnesine dönüşmesine neden olmaktadır. Bu durum sinemanın bir kültür, medeniyet ve dünya görüşü olduğu gerçeğini kamufle etmektedir. Yalın tüketim nesnesine dönüştürülmüş her bir film ve izleme pratiği küresel kapitalizmin gelişmesinin en büyük motivasyonudur. Bu kısır döngüyü kıracak yegâne çözüm filmleri yasaklamak değil izleyicinin niteliğini ve eleştirel bakış açısını arttıracak, geliştirecek özgün eğitim programlarının ortaya konması ve sistematik hale getirilmesidir.
Bu sebeple çocukların ve gençlerin yetişkinlerden önce sinemayla tanışması, pedagojik yaklaşımlarla görüntüyü ve onun kültürünü öğrenmesi, analiz etmesi, eleştirel bir bakış açısını kazanması açısından gereklidir. Bu eleştirel bakış açısını kazanamayan erken yaş grubu bireyler ilerleyen yaşlarda sinema eserlerinin birer izleyicisi, pasif tüketicileri şeklinde konumlanacaklardır. Filmleri sadece izlemekle yetinmeyen, analiz eden, seçen, sınıflandıran ve belli bir düzeyde de onun eleştiren bir toplumun var edilmesi sinemanın kültürel ve dolayısıyla da endüstriyel gelişimi bakımından önemli bir stratejik düzen (sıralama) içermektedir.
Türkiye sinema endüstrisini gösterime giren filmlerin (diziler veya filmler) tüketim oranlarıyla değil ürettiği filmlerin dünyanın çeşitli yerlerindeki festivallerde temsil ettiği oranlarla arttırmak ve bunu süreklilik bağlamında kurumsallaştırmak istiyorsa bunu sağlayacak sinema enstitülerinin kurulması gerekmektedir. Modern dünyada örneklerini gördüğümüz bu enstitüler filmi bir kültürel miras unsuru olarak görmekte, onu arşiv anlamında korumakta, gelecek nesillere aktarmakta, aynı zamanda pedagojik, kültürel, sanatsal, teknik atölye, seminer ve programlarla sinemanın yaşayan bir kültürel olarak topluma mal olmasında büyük politik işlevler üstlenmektedir. Bu bakımdan Türkiye’nin bu model ve yapıları yakından incelemesi ve bir benzerlerini, Türkiye’nin de gerçeklerini dikkate alarak burada inşa etmesi bir zorunluluktur.
Dolu Dolu Bir Çalıştay Gerçekleşti
Bu düşüncelerin teatisini yapmak adına düzenlediğimiz çalıştayımıza Cihannüma Derneği Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Prof. Dr. Vatan Karakaya, Balıkesir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Oğurlu, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Başkan Yardımcısı Mehmet Birol Şahin ve Balıkesir Vali Vekili Mustafa Çek de değerlendirmeleriyle katıldı.
Mesut Uçakan, İhsan Kabil, İsrafil Kuralay, Yusuf Kaplan, Özhan Eren, Ömer Faruk Aksoy, Faysal Soysal, Emre Karapınar, Recep Köse, Ümit Sönmez, Durmuş Sorkut, Prof. Dr. Rıdvan Şentürk, Doç. Dr. Yusuf Ziya Gökçek, Doç. Dr. Mustafa Aslan, Bünyamin Yılmaz, Doç. Dr. Serhat Yetimova, Hayati Koca ve Cem Çatpınar’ın katılımlarıyla “Yerli Sinema Arayışları”, “Sinema, TV ve Dijital Platformlar: Popüler Kültür ve Gelenek-İnanç Çatışmaları”, “Sinemanın Geleceği: Dijital Platformlar” ile “Televizyon, Belgesel ve Kültür Yayıncılığı”nın konuşulduğu oturumlar raporlaştırıldı. Tüm oturumların daha sonrada izlenebilmesi için Cihannüma Derneği YouTube kanalında kayıtları da bulunmaktadır.