1 Kasım 2024, Cuma

Küreselleşen Dünyada Eğitim Diplomasisi ve Türkiye – Numan AYGEN

Küreselleşen Dünyada Eğitim Diplomasisi ve Türkiye

Küreselleşen dünya siyasetinin etkili ve yeni bileşenleri arasına giren eğitim diplomasisi kavramı, yumuşak güç kapsamında değerlendirilmekte ve kamu diplomasisi çalışmalarının keşisim alanına girmektedir. Ülkelerin uluslararası ilişkilerinde kamu diplomasisi aracı olarak kullandığı eğitim faaliyetleri, aynı zamanda kamu diplomasisinin bir alt kategorisi olarak da bilinmektedir. Dolayısıyla, eğitim diplomasisinin tanımı yapılırken kamu diplomasisinin tanımından yola çıkılabilir. Eğitim diplomasisi, bir ülkenin başka bir ülkenin vatandaşları ile eğitim amacıyla iletişim sağlaması ve çeşitli faaliyetlerde bulunması olarak tanımlanabilir. Eğitim diplomasisi ile ilgili literatüre bakıldığında kavrama yönelik iki ana anlayışın ve eğilimin olduğu görülmektedir. Birincisi, dünyanın eğitim sorunlarına çözüm için diplomasi faaliyetleri yürütmek ve eğitimi küreselleşme doğrultusunda içinde bulunulan zamanın ihtiyaçlarına göre dizayn etmek anlamına gelmektedir. Bu anlayışa göre diplomasi eğitim adına bir araç olarak görülmektedir. Kavrama yönelik ikinci anlayışa göre eğitim diplomasisi, devletin yumuşak gücünü ve dış politika gündemlerini güçlendirmek ve desteklemek için eğitimin kurum ve öğrenci olarak kullanılması anlamına gelir. Bu anlayış, birincisinden farklı olarak eğitimi devletlerin uluslararası politikaları için bir araç olarak görmektedir. Eğitim diplomasisi kavramının tanımı bahsedilen iki ana anlayış doğrultusunda incelendiğinde konunun eğitimsel ve politik bakış açılarıyla tanımlanması hususları ortaya çıkmaktadır.

Eğitimsel Bakış Açısıyla Eğitim Diplomasisi

Amerika Birleşik Devletleri’nde 1892 yılından bu yana kar amacı gütmeyen kuruluş olarak faaliyetlerini yürüten Eğitim Diplomasisi Merkezi “diplomasi” kavramını anlamlı, üretken ve işbirlikçi ilişkiler yaratma kapasitesini yönetmek ve genişletmek için duyarlılık, incelik, anlayış ve strateji kullanarak insanlarla ve gruplar arasında ilişkiler kurma sanatı olarak tanımlamaktadır. Aynı merkez, eğitim diplomasisi kavramını ise küresel eğitim sektöründe diplomasi becerileri aracılığı ile eğitimdeki ilerlemeyi desteklemek için kullanılan yeni bir uygulama alanı şeklinde tanımlamaktadır. Eğitim diplomasisi, bölgesel ve ulusal sınırlar arasında eğitimin verilmesinden sorumlu yerel topluluklarla iletişim kurmak için müzakere ve diğer diplomatik becerileri kullanarak, kavrama özel eğitim hedefleri doğrultusunda ilerlerken aynı zamanda karşılıklı yarar elde etmek için gereken iş birliği kapsamında güven ilişkisini geliştirmektir. Eğitim diplomasisi uygulaması, eğitim için olumlu bir politika ortamını şekillendirmeyi ve eğitim konularını yerel, ikili, bölgesel veya küresel düzeyde yönetmeyi amaçlayan, birden çok düzeyde ve birden çok aktörle etkileşimi kapsamaktadır. Bu etkileşim sayesinde, eğitimi ilerleten fikirlerin, teorilerin ve kavramların disiplinler arası ve ulusötesi paylaşımı gerçekleşir. Küreselleşme ve eğitim diplomasisi birbiriyle yakından ilişkisi olan ve birbirini tamamlayan kavramlardır. Eğitim diplomasisi uygulamaları küreselleşme süreci ve ihtiyaçları doğrultusunda ortaya çıkmaktadır. Eğitim diplomasisi, eğitimin uluslararası gelişimindeki çelişkileri çözmeyi amaçlayan eğitim yönetiminin uygulama stratejilerinden biri olarak da görülmektedir. Bu bağlamda eğitim diplomasisi, küreselleşmiş bir dünyada eğitim politikasının etkin bir şekilde geliştirilmesi için bir araç olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla eğitim diplomasisi, etkili eğitim koalisyonlarının organizasyonunu kolaylaştırabilir, kurumlar arası işbirliğini niteliksel olarak yeni bir düzeye getirebilir ve eğitim içeriğinin formüle edilmesinin yanı sıra uluslararası eğitim yönetimi alanında ortaya çıkan sorunlara eğitim yöneticileri işbirliği ile çözüm oluşturularak bu çözümlerin ortak bir şekilde uygulanmasını sağlayabilir.

Eğitim diplomasisinin uygulanmasından sorumlu olan eğitim yöneticileri uluslararası ilişkiler bağlamında aynı zamanda eğitim diplomatlarıdır. Bu doğrultuda eğitim diplomatlarının, görev yaptıkları ülkelerin eğitim sistemini, sosyo-kültürel yapısını ve iletişim dilini iyi bilmeleri gerekmektedir. Bununla birlikte eğitim diplomatlarının, etkili iletişim ve araştırma becerilerine, kültürel ve sosyal yeterliliğe, ikna etme, etkin kriz yönetimi ve çözümü kabiliyetine, entellektüel esnekliğe, analitik düşünme yetisine, diplomatik ilişkiler yürütme ve protokol kurallarını uygulama yeteneğine sahip olması gerekmektedir.

Politik Bakış Açısıyla Eğitim Diplomasisi

Eğitim diplomasisi kavramı politik bir bakış açısıyla incelendiğinde, devletlerin eğitimi kendi yumuşak güçlerini yani çekiciliğini ve imajını geliştirmek için kullandığı kamu diplomasisi kavramının alt bileşenidir. Bu nedenle devletler, yumuşak güç hedeflerine ulaşmak için eğitim diplomasisini değerli bir araç olarak görmektedir. Genel olarak bakıldığında kamu diplomasisinin eğitim yoluyla uygulanması, devletlerin dış politikalarını destekleyerek genişletme yönünde artan bir eğilim olarak ortaya çıkmıştır. Kamu diplomasisi kapsamında uygulanan eğitim diplomasisi, yabancı halklarla eğitim aracılığı ile verimli bir şekilde etkileşime geçmek için sistematik bir girişim olarak görülür. Bununla birlikte hem eğitim hem de diplomasi ulus-devletlerin yapısı ve çıkarlarıyla ayrılmaz bir şekilde bağlantılı olduğu için eğitim diplomasi uygulamaları, kamu diplomasisi ve yumuşak gücün temel araçlarından biri olarak da görülmektedir. Tanımlardan ve devletlerin verdiği önemden de anlaşılacağı üzere eğitim diplomasisi, devletlerin politikalarında ve diplomatik faaliyetlerinde çok değerli bir varlık veya araç haline gelmiştir. Özellikle uluslararası öğrencilere yükseköğrenim sağlanması, devletlerin çıkarları doğrultusunda yumuşak güç geliştirmelerine katkı sağlamaktadır. Bu nedenle yükseköğrenim öğrencilerinin değişimleri ülkenin imajını ve dış politikasını olumlu yönde etkilemektedir. Yumuşak güce katkı sağlayan ve kamu diplomasisinin önemli bir alanı olarak görülen uluslararası eğitim, bir ulusun politika önceliklerini ve çıkarlarını desteklemek, ticari değerler üreterek bir ülkenin ekonomik kalkınmasına ve yatırımına katkıda bulunmak gibi birçok avantaj sağlamaktadır. Bununla birlikte, uluslararası eğitim yoluyla yurt dışında eğitim gören öğrenciler, ülkeler tarafından resmi olmayan kültürel diplomatlar olarak görülmektedir. ABD, İngiltere, Avustralya ve gelişmiş Avrupa Birliği Ülkeleri Fulbright Programı, Chevening Ödülleri ve Colombo Planı Bursları gibi birçok eğitim veya burs programı aracılığıyla eğitimi bir yumuşak güç aracı olarak kullanmaktadır. Tanınmış ülkelerin yanı sıra Brunei Sultanlığı, Singapur ve Malezya gibi Doğu Asya ülkeleri de ulusal çıkarlarını korumak ve yumuşak güçlerini teşvik etmek amacıyla eğitim değişim programları aracılığıyla kamu diplomasisi uygulamakta ve uluslararası öğrencilere burs vermektedir. Çin’in ise tüm dünyaya yayılan Konfüçyüs Enstitüleri, kültürel diplomasi ve eğitim diplomasisinin bir aracı işlevi görmektedir. Uluslararası eğitim değişimleri ve burslar, eğitim diplomasisinin iki temel aracıdır. Bu nedenle tanınmış gelişmiş ülkelerin yanı sıra Türkiye, Fas, Brezilya, Hindistan gibi gelişmekte olan ülkeler de bu araçları küresel sahnede güçlerini ve görünürlüklerini yükseltmek için kullanmaktadır. Türkiye, yumuşak güç politikalarının ayrılmaz bir aracı olarak uyguladığı eğitim diplomasisi kapsamında bir taraftan işbirliği yaptığı ülkelerin sınırları içerisinde eğitim faaliyetleri yürütürken diğer taraftan yüksek öğrenim ve burs programlarını etkin bir şekilde uygulayarak öğrencileri Türkiye’ye çekmektedir. Türkiye bu çalışmaları ile eğitim diplomasisi yürüten ülkelere karşı önemli stratejiler geliştiren bir ülke olmuştur.

Türkiye’nin Eğitim Diplomasisi

Türkiye, eğitim diplomasisi faaliyetlerini değişim programları, kurum veye kuruluş açma, ortak programlar oluşturma, dil okulları ve kursları açma, bursluluk ve vakıflar aracılığı ile gerçekleştirmektedir. Özellikle hareketlilik programları, Türkiye Bursları ve direk sahada yaptığı çalışmalar, Türkiye’nin eğitim diplomasisi kapsamında önemli bir etkiye sahiptir. Türkiye, yükseköğretim kademelerinde Erasmus, Mevlana ve Farabi gibi hareketlilik programları uygulamaktadır. Bununla birlikte Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) aracılığı ile “Türkiye Bursları” faaliyetleri yürütmektedir. Bu burs programının finansmanı kamu kaynaklarından sağlanmaktadır ve lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerini kapsamaktadır. Burslar ve değişim yoluyla Türkiye’ye gelen öğrenciler, uzun bir süre Türkiye’de ikamet etmekte ve barınma, yeme içme ve eğitim masrafları gibi temel ihtiyaçlarını bulundukları yerlerde gidermektedirler. Öğrencilerin bu ihtiyaçları doğrultusundaki harcamaları genel olarak değerlendirildiğinde, ekonomiye ciddi şekilde katkıları bulunmaktadır. Uluslararası öğrencilerin oluşturdukları ekonomik etkilerin yanı sıra siyasal, sosyal ve kültürel etkilerde bulunmaktadır. YTB, Türkiye Maarif Vakfı (TMV) ve Yunus Emre Enstitüsü (YEE) faaliyetlerini direkt olarak Türkiye’nin işbirliği yaptığı ülkelerde (sahada) gerçekleştirmeleri nedeniyle, eğitim diplomasisi kapsamında en önemli kamu kurumları olmuşlardır. Bu doğrultuda her birinin ayrı ayrı incelenmesi önem arz etmektedir.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı

YTB 2010 yılında, Başbakanlığa bağlı müsteşarlık seviyesinde bir kamu kurumu olarak kurulmuştur. Kurumun görevi Türkiye’nin yurt dışındaki vatandaşlarının, kardeş olarak belirlediği toplulukların ve Türkiye’de öğrenim gören uluslararası burslu öğrencilere yönelik çalışmaların koordinesini sağlamaktır. Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Kurulu Kararı sonrasında 2012 yılı sonrasında yabancı uyruklu öğrencileri Türkiye Bursu adı altında Türkiye’ye getirerek, yol, yemek, eğitim ve birçok aktivitelerinin maliyetini “Türkiye Bursları” çalışması kapsamında kamu kaynaklarından karşılamaktadır. Türkiye bursları, başarılı öğrencilerin lisanstan başlayarak doktoraya kadar gerçekleştirdiği bütün eğitim kademelerini kapsamaktadır. YTB’nin faaliyet alanlarına bakıldığında genel olarak dünyanın bütün bölgelerinden öğrencilere burs verildiği görülse de eğitime ulaşamayan ya da kısıtlı ulaşabilen ülkelere daha fazla önem verildiği görülmektedir. Türkiye Bursları ile okuyan birçok öğrenci ülkelerinde kritik görevler alarak iki ülke arasındaki ilişkilerin daha iyi bir seviyeye taşınmasına katkı sağlamaktadır. Örneğin, YTB burslusu olarak Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun olan Abdulkadir Muhammed Nur, Somali İstihbaratı Başkan Yardımcılığı, Adalet Bakanlığı gibi önemli görevlerde bulunmuş ve halen Savunma Bakanı olarak görevini sürdürmektedir. Abdülkadir Muhammed Nur’un bakan olmasından hemen sonra Türkiye’yi ziyaret etmesi, Türkiye ile ilgili sürekli olumlu söylemlerde ve eylemlerde bulunması eğitim diplomasisinin önemini göstermektedir. YTB’nin Türkiye burslarının amacını, “Türkiye ile diğer ülkeler arasındaki ilişkileri geliştirmek ve küresel bilgi zenginliğine katkıda bulunmak” şeklinde açıklaması daha önce yapılan eğitim diplomasisi tanımları ile bire bir uyuşmaktadır.

Yunus Emre Enstitüsü (YEE)

Türkiye’nin diğer ülkeler ile yürüttüğü ilişkiler kapsamında kültür alışverişi gerçekleştirip, dostlukları geliştirmek amacıyla 05.05.2007 tarihli ve 5653 sayılı kanunla birlikte Yunus Emre Vakfı Kurulmuştur. Yunus Emre Vakfı Türkiye’nin dilini, tarihini, kültürünü ve sanatını tanıtmayı ana hedefi olarak belirlemiştir. Bununla birlikte öncelikle Türkçe öğrenmek isteyenlere Türk dili öğretmek, Türk kültürü ve sanatını hakkında çalışmalar yapmayı da faaliyetleri arasına almıştır. YEE, aslında Yunus Emre Vakfı’na bağlı bir kuruluş olarak bu kurumun hedeflerini gerçekleştirmek amacıyla 2009 yılından itibaren yurt dışında faaliyetlerini yürütebilmek için pek çok kültür merkezi kurmuştur. Yunus Emre Enstitüsü bu merkezler aracılığı ile yabancılara Türkçe öğretimi çalışmalarıyla birlikte, Türkiye’nin tanıtımı için kültür ve sanat faaliyetleri yürütmekte, bununla birlikte bilimsel çalışmalara gerekli destekleri vermektedir. YEE’nin faaliyetlerine genel olarak bakıldığında eğitim diplomasisinin ve kültür diplomasisinin birlikte yürütüldüğü de söylenebilir.

Türkiye Maarif Vakfı (TMV)

TMV, 17.06.2016 tarihli 6721 sayılı Kanun ile kurulmuştur. Yurt dışında Türkiye Cumhuriyeti adına Millî Eğitim Bakanlığı haricinde eğitim kurumu açma ve işletme yetkisine sahip olan tek kuruluştur. Okul öncesi, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim eğitim kurumları TMV’nin ana faaliyet alanlarıdır. Türkiye Maarif Vakfı bu faaliyetlerine tamamlayıcı olarak laboratuvarlar, kütüphaneler, spor ve sanat tesisleri de kurabilmektedir. Mezunlarının kariyer planlarına destek sağlamak için rehberlik sistemi düzenlemektedir. TMV çalışmaları kapsamında, eğitim amaçlı programlar geliştirir, yayın ve organlar kurar, AR-GE çalışmaları yürütür. Süreli ve süresiz yayınlar yapar. Konferans ve çalıştay düzenler. Okul öncesinden üniversiteye kadar bütün kademelerdeki öğrencilere burs ve kırtasiye desteği sağlayabilir. Eğitim kurumlarındaki çalışanlar ve öğrenciler için yurt, pansiyon ve lojman gibi tesisleri kurabilir. TMV kuruluş amacını, “Türkiye Maarif Vakfı, kültür ve medeniyet etkileşimini ‘ortak iyi’ ye ulaştıracak bir yol olarak gören Türkiye’nin uluslararası eğitimde dünyaya açılan kapısıdır” şeklinde, vizyonunu, “İlmini ve irfanını insanlığın barış ve huzuru için kullanacak iyi insanların yetiştiği öncü bir eğitim kurumu olmak” şeklinde, misyonunu ise “Bütün dünyada insanlığın ortak birikimini ve Anadolu’nun kadîm irfan geleneğini esas alan kapsamlı eğitim faaliyetleri yürütmek” şeklinde tanımlamaktadır. Toplamda 104 ülke ile resmi temas sağlayan TMV, 67 ülkede faaliyet göstermekte ve 37 ülkede resmi temaslarını sürdürmektedir. Toplamda 429 eğitim kurumuyla ve 44 yurtla toplamda 50 bini aşkın öğrenciye hitap eden TMV, küresel eğitim sektöründe dünyaya güven veren bir marka haline gelerek ilk 5 ülke arasında Türkiye’yi temsil etmektedir. TMV’nin kuruluş amacına, vizyon ve misyonuna genel olarak bakıldığında daha önce yapılan eğitim diplomasisi tanımları ile bire bir uyuştuğu, kurulduğu günden bu yana eğitim kurumlarının, yurtlarının ve öğrenci sayılarının her geçen gün arttığı görülmektedir. Bununla birlikte, bahsedilen eğitim kurumlarında ve yurtlarda görev alan yerel ve Türk eğitim yöneticileri, Türkçe öğretmenleri, yerel öğretmenler ve destek personeli hitap ettiği öğrenciler ve veliler ile birlikte değerlendirildiğinde, kurumun Türkiye’nin eğitim diplomasisi kapsamında en nüfuslu ve etkili kurumu olduğu söylenebilir.

Sonuç Yerine

Diplomaside oluşan yeni yaklaşımlar nedeniyle ortaya çıkan ve her geçen gün gelişen eğitim diplomasisi, hayatın her alanında etkisini hissettirmektedir. İnsanların farklı kültür ve olgulara, dünyada gerçekleşen uluslararası etkisi olan olaylara, insani krizlere, ülkelerin birbiri ile ilişkilerine ve daha bir çok konuya bakış açıları eğitim ile doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle ülkeler açısından eğitim alanında diplomatik yaklaşımlar geliştirilmesi ve eğitim diplomasisinin etkin bir şekilde kullanılması uluslararası ilişkilerde kaçınılmaz bir zaruret haline gelmiştir. Bu durum ülkelerin sahada ve kendi ülke sınırlarında gerçekleştirmeyi planladıkları uluslararası eğitim faaliyetlerini, incelikli bir diplomasi anlayışı ile hazırlayıp, uygulayıcı olan eğitim yöneticileri ve akademisyenleri birer diplomat gibi yetiştirmeleri zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır. Uluslararası ilişkilerde uygulanan eğitim diplomasisi ülkelerin uluslararası imajına ve güvenliğine, saygınlığına ve ulusal çıkarlarına önemli katkılarda bulunmaktadır. İngiltere, Amerika, Fransa, Rusya ve Çin gibi ülkeler eğitim diplomasisini sömürgecilik düzenlerini devam ettirmek için etkili bir araç olarak kullanmaktadır. Ana hedef, sömürgeciliğin kalıcı hale getirilmesi, yaygınlaştırılması ve sürdürülmesidir. Özellikle gelişmiş batılı ülkeler, eğitim diplomasisini ve eğitim yardımlarını işbirliğini geliştirmek yerine emperyalist davranışlarını daha da güçlendirmek için kullanmaktadır. Buna karşılık Türkiye, 2002 yılından bu yana daha etkin bir şekilde gerçekleştirdiği eğitim diplomasisi aracılığı ile işbirliği yaptığı ülkelerde kültürler arası etkileşimi sağlayarak ülkeler arasındaki anlayışı, hoş görüyü ve iletişimi arttırmış, gençlerin küresel topluma ve ekonomiye hazırlanmasında önemli katkılar sunmuştur. Türkiye, diplomasi becerileri aracılığı ile ülkelerle işbirliğini geliştirerek eğitimin “küresel eğitim sektöründe” ilerlemesini desteklemektedir. Türkiye’nin, eğitim diplomasisi uyguladığı ülkelerde ilişkilerin dikey değil mümkün olduğunca yatay olmasına özen göstermesi ve kardeşçe yaklaşımı ülkeler tarafından oldukça olumlu karşılanmıştır. Türkiye, bu tutum sayesinde sömürü düzenine karşı bir alternatif olarak görülerek eğitim diplomasisinde İngiltere, Fransa, Amerika gibi ülkelerle rekabet eden bir ülke konumuna geçmiştir.

Benzer İçerikler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir