Dünya kamuoyunun çevre sorunlarına karşı olan hassasiyeti uzun yıllardır devam etmektedir. Son yıllarda, birçok ülkede hava, su ve toprak kirliliğinin artması, küresel ısınmada meydana gelen artışlar, ozon tabakasının incelmesi ve iklim değişiklikleri gibi sorunlar çevresel tahribata karşı birtakım aksiyonların alınması gerekliliğini gözler önüne sermiştir. Bunu takiben, Kyoto Protokolü ve Paris Anlaşması gibi uluslararası girişimlerle karbon emisyonlarının kısıtlanması ve azaltılması, küresel ısınmanın önüne geçilmesi gibi birtakım hedefler belirlenmiştir.
İklim değişikliği meselesi dünyanın en önemli sorunlarından birisi haline gelmiştir. Bu kapsamda iklim değişikliği ile mücadelede özellikle 1990’lı yıllarda Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde başlatılan çalışmalar şimdi daha da somut adımlar ile devam etmektedir. Bugüne kadar Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde 26 kez İklim Değişikliği Taraflar Konferansı (COP) düzenlenmiş ve bu konferanslar ile somut hedefler koyma ve bunları gerçekleştirmek için önemli bir yol haritası oluşturulmuştur.
1992 yılında Rio de Janeiro’da düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda imzaya açılan BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, uluslararası alanda atılan ilk ve tarihi adım olarak kabul edilebilir. Ardından, 1994 tarihinde yürürlüğe giren BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 196 ülkenin yanı sıra Avrupa Birliği (AB) de taraf oldu. 1995 yılında Berlin’de gerçekleşen 1. BM İklim Değişikliği Taraflar Konferansı (COP1) ile başlayan ve her yıl düzenlenen bu zirvelerde alınan kararlar sayesinde iklim değişikliği sorunlarının önlenmesi için bir yol haritası belirlenmektedir (Karagöl, 2021).
Bu kapsamda, 1997 yılında gerçekleşen 3. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’nda (COP3) imzalanan Kyoto Protokolü ile çevre ile ilgili daha somut hedefler belirlendi. Kyoto Protokolünde gelişmiş ülkelerin özellikle hava kirliliği üzerinde tarihsel açıdan olumsuz etkileri olduğundan söz edilmektedir. Bu ülkeler, özellikle endüstriyelleşme ve ekonomik büyüme süreçlerinde yüksek karbon emisyonlarının salınımı nedeniyle şu anki mevcut durumdan kendilerini sorumlu tutmaktadırlar. Bu sebeple, uluslararası arenada inisiyatif almakta ve hükümetler arası protokollere (anlaşmalara) öncü olmaktadırlar. 2015 yılında ise 21. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’nda (COP21) imzalanan Paris Anlaşması, bu alanda hayata geçen en kapsamlı ve somut adım oldu.
Bu gelişmeleri takiben, son birkaç yılda Avrupa Birliği ülkeleri Avrupa Yeşil Mutabakatını (European Green Deal) gündeme getirmişlerdir. Bu mutabakat ilk olarak 2019 yılı aralık ayında gündeme gelmiş, 2020 ve 2021 yıllarında ise çeşitli plan ve programlar dahilinde çerçevesi çizilmiştir. Bu mutabakatın temel hedefi Avrupa’yı 2050 yılına kadar ilk iklim-nötr kıta yapmaktır (Avrupa Komisyonu, 2019). Bu bağlamda, enerji, tarım, ulaşım, finans, bölgesel kalkınma, sanayi, araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) gibi birçok alanda hedeflere uygun gelişimin ve dönüşümün sağlanması hedeflenmektedir (Avrupa Komisyonu, 2021a).
Avrupa Yeşil Mutabakatının aşağıda belirtilen gelişmeler vasıtasıyla vatandaşlarının refahını ve sağlığını daha iyi bir hale getireceği beklenmektedir (Tuğaç, 2020; Avrupa Komisyonu, 2021a):
- Temiz hava, temiz su, sağlıklı toprak ve biyoçeşitlilik,
- Enerji verimli binalar,
- Sağlıklı ve kolayca satın alınabilir yiyecekler,
- Daha fazla toplu taşıma imkânı,
- Daha temiz enerji kaynakları,
- Onarılabilen, geri dönüştürülebilen ve yeniden kullanılabilen daha uzun ömürlü ürünler,
- Geleceğe yönelik iş imkânları ve beceri eğitimi,
- Küresel olarak rekabetçi ve dirençli endüstriler
İlgili iklim-nötr hedefe ulaşılabilmesi için 2021 yılının temmuz ayında yürürlüğe giren Avrupa İklim Yasası ile Avrupa Birliği ülkelerinin orta vadeli emisyon azaltım hedefleri belirlenmiştir. İlgili yasaya göre, net emisyon azaltımının 2030 yılına kadar 1990 yılı seviyesine göre en az %55 oranında olması hedeflenmiştir (Avrupa Komisyonu, 2021b).
Avrupa Yeşil Mutabakatı ayrıca çevrenin ve doğal yaşamın korunmasına da büyük önem vermektedir. Sözleşmenin öncelikleri arasında biyo çeşitlilik ve ekosisteminin muhafaza edilmesi, çevresel kirliliğin azaltılması, döngüsel ekonomiye geçişin hızlandırılması, atık yönetiminin geliştirilmesi ve mavi ekonominin sürdürülebilir hale getirilmesi yer almaktadır (Avrupa Komisyonu, 2021c).
Diğer yandan, enerji üretimi ve tüketimi de mutabakat kapsamında ele alınan konular arasında yer almaktadır. Enerji, Avrupa Birliği karbon emisyonlarının yaklaşık %75’ini oluşturmaktadır ve bu kapsamda çeşitli aksiyonlar gerçekleştirilmelidir (Avrupa Komisyonu, 2021d). Bu bağlamda, fosil yakıtlara dayalı ekonomik yapıdan daha temiz enerji kaynaklarına dayalı bir ekonomik sisteme geçilmelidir. Burada üzerinde durulması gereken en önemli hususlardan biri yenilenebilir enerji ve temiz enerji kavramlarıdır. Temiz enerji kısaca atmosfere karbon emisyonu salmayan enerji türü şeklinde tanımlanabilmektedir (Lee, 2013) ve yenilenebilir ve nükleer enerji kaynaklarını kapsamaktadır. Her ne kadar nükleer enerjinin karbon emisyonlarını artırıcı bir etkisi olmasa da çevresel tahribata katkısı sebebiyle daha çok yenilenebilir enerji kaynaklarına (güneş ışığı, rüzgâr, yağmur, gelgitler, dalgalar ve jeotermal ısı gibi) yönelik enerji politikalarına geçilmelidir. Ayrıca, enerji verimliliği ve enerji arz güvenliği gibi alanlarda birtakım ilerlemeler sağlanmalıdır.
Ulaşım da Avrupa’da emisyonların artmasına katkıda bulunan sektörlerden biridir. Avrupa Birliği ülkeleri yüksek gelirli ülkeler grubunda yer aldığı için hem ticari hem de özel ulaşım bakımından önemli bir konuma sahiptir. Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde ulaşım kaynaklı emisyonların 2050 yılında kadar %90 oranında azaltılması hedeflenmektedir (Avrupa Komisyonu, 2021e). Bununla birlikte, gıda güvenliğini sağlamak ve etkin bir tarım politikası izlemek mutabakatın hedeflerine ulaşılmasında yardımcı olabilecektir (Avrupa Komisyonu, 2021f).
Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında Avrupa Komisyonu’nun önümüzdeki on yıl içinde en az 1 trilyon Avro değerinde bir paketle sürdürülebilir yatırımlara destek vermesi beklenmektedir. Özellikle yeşil yatırımlara öncelik verilerek 2050 yılı hedeflerine daha kolay bir şekilde ulaşılabileceği düşünülmektedir (Avrupa Komisyonu, 2021g). Bununla birlikte, mutabakatın sanayi özelinde de birtakım stratejileri bulunmaktadır. Özellikle düşük emisyonlu teknolojilerin hedeflenmesi, sürdürülebilir mal ve hizmetlerin üretilmesi, üretimde kaynak verimliliğinin artırılması bu kapsamda değerlendirilebilir (Avrupa Komisyonu, 2021h).
Mutabakatın hedefleri doğrultusunda atılması gereken en önemli adımlarından birisi de araştırma ve inovasyon faaliyetlerine öncelik vermektir. Bu faaliyetlerle birlikte iklim-nötr bir ekonomiye geçiş süreci daha da hızlanacaktır. Bu kapsamda yürütülen Avrupa Birliği destekli projeler şimdiden meyvelerini vermeye başlamıştır. Örneğin, E-FERRY projesiyle birlikte tamamen elektrikle çalışan bir feribot üretilmiştir. Bu feribot sayesinde her yıl atmosfere 2000 ton daha az CO2 emisyonu salınması sağlanmıştır. Bununla birlikte, MACROFUELS projesi sayesinde deniz yosunlarından biyoyakıt üretilerek sürdürülebilir bir yakıt alternatifi oluşturulmuştur (Avrupa Komisyonu, 2021i). Bu gibi örneklerin sayısını daha da artırmak mümkündür.
Avrupa Yeşil Mutabakatı ve ekonomik dönüşüm
Yukarı genel hatlarıyla belirtilen Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde ilgili ülkelerde tam anlamıyla bir ekonomik dönüşümün sağlanması elzemdir. Bu ülkelerde özellikle sanayi, ulaşım, enerji, gibi sektörlerde önemli gelişmeler bulunsa da tam anlamıyla bir ekonomik dönüşümün sağlanabilmesi için ilgili ana ve yan sektörlerde gerekli geliştirmelerin yapılması, ilgili hedeflere ulaşılmasında çok büyük bir önem arz etmektedir.
Avrupa ülkelerinin tarım ekonomisi (sınırlı seviyede de olsa) ve sanayi ekonomisinin çevreyi kirletici özelliklerini terk edip tamamen hizmet ekonomisine dayalı bir ekonomik sisteme geçmeleri gerekmektedir. Bu bağlamda, kirlilik-yoğun endüstrilerde üretimi azaltmalı ya da tamamen bitirmelidir. Bu amaçla, bu tür sanayi ürünlerinin ithalat yoluyla karşılanması politikası uygulanabilir. Fakat, bu tür politikalar her ne kadar Avrupa ülkelerinde emisyon yayılımını azaltsa da diğer gelişmekte olan ülkeler üzerinde çevre kalitesi bakımından olumsuz bir etki bırakacaktır. Bununla birlikte, bu ülkelerin üretimlerini katma değeri yüksek teknolojik ürünlere yöneltmeleri, ilgili hedefler doğrultusunda bir ekonomik dönüşüm sağlayarak önemli katkılarda bulunduracaktır.
Bilindiği gibi Avrupa ülkeleri enerji taleplerinin büyük bir miktarını ithalat yoluyla karşılamaktadırlar. Bunun en temel sebebi, bu ülkelerin fosil yakıt türleri bakımından rezerv yoksunu olmalarıdır. 2050 hedefleri doğrultusunda, fosil enerji kaynakları yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının tercih edilmesi hem sanayide hem de ulaşımda iktisadi bakımdan bir dönüşüme sebep olacaktır.
Ekonomik dönüşümün sağlanabilmesi için Avrupa ülkelerinin Ar-Ge faaliyetlerine daha fazla önem vermesi gerekmektedir. EuroStat (2021) verilerine göre, Avrupa Birliği ülkelerinde Ar-Ge harcamalarının Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya (GSYİH) oranı 2019 yılında %2,23’tür. Bu oran, hala gelişmekte olan ülkeler kategorisinde sayılan Çin’in verileriyle aynıdır. Diğer yandan, gelişmiş ülkeler ile kıyasladığımızda bu oranın oldukça düşük seviyelerde kaldığını görmekteyiz. Örneğin, Ar-Ge’nin GSYH’ye oranı 2019 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde %3,08 iken, Japonya’da %3,20 olarak kayıtlara geçmiştir. Avrupa Birliği ülkelerinin hem enerjide hem de üretimde verimliliği sağlayabilmeleri için araştırma ve geliştirme faaliyetlerine daha çok önem vermeleri gerekmektedir. Beklenen teknolojik gelişmelerle birlikte ilgili ülkelerin 2050 Avrupa Yeşil Mutabakatı hedeflerine daha kolay ulaşabilmeleri mümkün olabilecektir.
Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Türkiye
Türkiye, Avrupa Yeşil Mutabakatına paralel olarak, Ticaret Bakanlığı öncülüğünde, kamu ve özel kuruluşlar ile yapılan iş birlikleri neticesinde bir eylem planı oluşturmuştur. Bu planla beraber, dünyadaki dönüşüm politikaları ile uyumlu, yeşil yatırımları teşvik eden, küresel değer zincirlerinin dönüşümüne katkı sağlayacak ve katma değerli üretimi destekleyecek bir ekonomik sisteme geçiş hedeflenmiştir. Ticaret Bakanlığı (2021) tarafından yayımlanan eylem planının temel hedefleri aşağıdaki gibidir:
- Sınırda karbon ile ilgili düzenlemelerinin yapılması,
- Yeşil ve döngüsel bir ekonomiye geçiş,
- Yeşil finansman konusunda gerekli adımların atılması,
- Temiz, ekonomik ve güvenli enerji arzının temini,
- Sürdürülebilir tarımın sağlanması,
- Sürdürülebilir akıllı ulaşımın sağlanması,
- İklim değişikliği ile mücadele edilmesi,
- İlgili konularda diplomatik faaliyetlerin artırılması,
- Avrupa Yeşil Mutabakatı ile ilgili bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetlerinin yapılması
Yukarıdaki hedefler doğrultusunda, birçok eylem planı gerçekleştirilmiştir (bk. Ticaret Bakanlığı, 2021). Bu kapsamda, ilgili kurum ve paydaşlara önemli görevler düşmektedir (örneğin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı). Bu bağlamda, ilgili kurum ve kuruluşların birlikte ve koordine bir şekilde çalışmaları ilgili hedeflere ulaşılmasında büyük önem arz etmektedir.
Sonuç
Sürdürülebilir bir ekonomik ve ekolojik sistem günümüzdeki refah seviyesini, hatta daha iyisini gelecekteki nesillere aktarabilmek için hayati bir öneme sahiptir. Bu kapsamda hem ulusal düzeyde hem de uluslararası düzeyde birtakım faaliyetler yürütülmektedir. Kyoto Protokolü ve Paris Anlaşması gibi uluslararası çevre girişimlerini takiben son birkaç yıl içerisinde Avrupa Yeşil Mutabakatı gündeme getirilmiştir. Bu mutabakat ile birlikte Avrupa Birliği’nin 2030 ve 2050 yılı karbon emisyonu hedefleri belirlenmiş ve bu bağlamda yürütülmesi gereken politikaların çerçevesi çizilmiştir. Bu süreçte, Avrupa Birliği’nin bu hedeflere ulaşıp ulaşamayacağı dikkatle takip edilmeli ve uyguladıkları politikalar incelenmelidir. İlgili gelişmeler sadece Avrupa kıtası özelinde kalmamalı, diğer kıta ve bölgeler de sürdürülebilir bir ekonomi için gerekli adımları atmalıdır.
Türkiye özelinde ise geliştirilen 2021 Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nın başarıya ulaşabilmesi için ilgili kurum ve paydaşların titizlikle hareket etmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, Avrupa’daki ve dünyadaki değişiklikler dikkatli bir şekilde takip edilmeli, ilgili plan ve hedefler bu kapsamda güncellemelere açık olmalıdır. Sürdürülebilir bir dünya için diğer ülke ve ülke gruplarıyla koordineli bir şekilde faaliyetler yürütülmelidir.
KAYNAKÇA
Avrupa Komisyonu (2019). The European Green Deal sets out how to make Europe the first climate neutral continent by 2050, boosting the economy, improving people’s health and quality of life, caring for nature, and leaving no one behind. https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/ip_19_6691, (Erişim Tarihi: 27.10.2021)
Avrupa Komisyonu (2021a). A European Green Deal – Striving to be the first climate-neutral continent. https://ec.europa.eu/info/strategy/priorities-2019-2024/european-green-deal_en, (Erişim Tarihi: 27.10.2021).
Avrupa Komisyonu (2021b). Path to climate neutrality. https://ec.europa.eu/info/strategy/priorities-2019-2024/european-green-deal/climate-action-and-green-deal_en, (Erişim Tarihi: 27.10.2021).
Avrupa Komisyonu (2021c). Preserving our environment. https://ec.europa.eu/info/strategy/priorities-2019-2024/european-green-deal/protecting-environment-and-oceans-green-deal_en, (Erişim Tarihi: 27.10.2021).
Avrupa Komisyonu (2021d). A clean energy transition. https://ec.europa.eu/info/strategy/priorities-2019-2024/european-green-deal/energy-and-green-deal_en, (Erişim Tarihi: 27.10.2021).
Avrupa Komisyonu (2021e). Providing efficient, safe and environmentally friendly transport. https://ec.europa.eu/info/strategy/priorities-2019-2024/european-green-deal/transport-and-green-deal_en, (Erişim Tarihi: 27.10.2021).
Avrupa Komisyonu (2021f). A healthy food system for people and planet. https://ec.europa.eu/info/strategy/priorities-2019-2024/european-green-deal/agriculture-and-green-deal_en, (Erişim Tarihi: 27.10.2021).
Avrupa Komisyonu (2021g). Investing in a green future. https://ec.europa.eu/info/strategy/priorities-2019-2024/european-green-deal/finance-and-green-deal_en, (Erişim Tarihi: 27.10.2021).
Avrupa Komisyonu (2021h). An industrial strategy for a competitive, green, digital Europe. https://ec.europa.eu/info/strategy/priorities-2019-2024/european-green-deal/industry-and-green-deal_en, (Erişim Tarihi: 27.10.2021).
Avrupa Komisyonu (2021i). Research and innovation driving transformative change. https://ec.europa.eu/info/research-and-innovation/strategy/strategy-2020-2024/environment-and-climate/european-green-deal_en, (Erişim Tarihi: 27.10.2021).
EuroStat (2021). R&D expenditure. https://ec.europa.eu/eurostat/statistics-explained/index.php?title=R_%26_D_expenditure&oldid=534729, (Erişim Tarihi: 27.10.2021).
Karagöl, E.T (2021). Yenişafak Gazetesi, https://www.yenisafak.com/yazarlar/erdal-tanas-karagol/iklim-degisikligi-zirvesinden-yansimalar-2060061
Lee, J. W. (2013). The contribution of foreign direct investment to clean energy use, carbon emissions and economic growth. Energy Policy, 55, 483-489.
Ticaret Bakanlığı (2021). Yeşil Mutabakat Eylem Planı 2021. https://ticaret.gov.tr/data/60f1200013b876eb28421b23/MUTABAKAT%20YE%C5%9E%C4%B0L.pdf, (Erişim Tarihi: 27.10.2021).
Tuğaç, Ç. (2020). Avrupa Kentsel Şartı’ndan Avrupa Yeşil Sözleşmesi’ne: Avrupa’da kentsel politikaların gelişim süreci ve geleceği. Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi, 19(1), 225-267.