Yaşadığımız dünyanın aile yapısı üzerindeki etkileri konusunda neler söylersiniz sayın bakanım?
İçinde yaşadığımız 21. yüzyıl büyük değişim ve dönüşümlerin yaşandığı bir süreçle başladı. Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki değişimlerin yanı sıra yakın zamanda yaşadığımız Covid-19 salgını, savaşlar, iç göçler, deprem, sel yangın gibi doğal afetler, iklim değişikliği gibi olağanüstü durumlar hayatın hemen her alanını derinden etkiliyor. Şüphesiz yaşanan bu değişim ve dönüşümler neticesinde, en köklü ve biricik olan aile kurumumuz da pek çok meydan okumayla karşı karşıya kalmaktadır.
Özellikle içinden geçmekte olduğumuz dijitalleşme sürecinde yaşanan gelişmeler her alanda olduğu gibi aile kurumunda da büyük değişimleri tetiklemiştir. Dijitalleşme, çocukların davranışlarını, sosyal ve duygusal gelişimlerini, aile içi ilişkileri büyük ölçüde değişime uğratmaktadır. Aile bireylerinin televizyon, telefon ve internette geçirdikleri sürenin artması, aile içi iletişim ve sorumlulukların azalması, teknoloji bağımlılığı gibi yeni nesil bağımlılıkların ortaya çıkması tüm bunlardan doğrudan etkilenen aile kurumunun da yeniden güçlendirilmesini elzem kılmaktadır.
Azalan doğurganlık oranları ve yaşlanan nüfus, aile yapısını ve toplumsal dinamikleri değiştirmektedir. Genç nüfusun azalması, toplumun geleceği için risk oluştururken, yaşlı nüfusun artması da bakım hizmetlerinin önemini artırmaktadır. Bu dönüşümler karşısında ailelerin desteklenmesi ve nesiller arası dayanışmanın güçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Bu etkileri sosyolojik, dini, kültürel ya da toplumsal bir bozulma ile mi değerlendirmek gereklidir, yoksa bireysel yaşam tercihlerimizin de payı var mıdır?
Aile yapısındaki değişimleri değerlendirirken hem toplumsal faktörleri hem de bireysel tercihleri göz önünde bulundurmak gerekir.
Elbette ki bireysel tercihlerin etkisinden bahsetmek mümkündür. Ancak sizin de işaret ettiğiniz gibi aile kurumunda yaşanan değişimlerin nedenlerini pek çok başlıkta incelemek gerekiyor. Bireylerin tercihlerini belirleyen şeyleri de bu başlıklar çerçevesinde anlayabiliriz. Daha önce de söylediğim gibi şu an içinde bulunduğumuz dönemi dijitallaşme dinamikleri belirliyor. Sanayileşme, kentleşme, bireyselleşme gibi sosyolojik olguların bugün itibariyle geldiği noktayı da dijitalleşme süreci içinden okuyabiliyoruz. Bilgi ve iletişim teknolojilerinde gerçekleşen baş döndürücü gelişmeler hem toplumu hem de bireyleri derinden şekillendirmektedir. Bilgi edinme, iletişim kurma, sosyalleşme yöntemlerimizin değişmesi tercihlerimizi, beklentilerimizi, önceliklerimizi de değiştirmektedir. Tüm bunların aileyi tanımlama şeklini, aile kurma motivasyonlarını etkilememesi düşünülemez. Biz de bir taraftan yaşanan bu dönüşümü anlamaya ve değişimin istikametini kestirmeye çalışırken, mevcut şartlarda karşımıza çıkan sorunları çözmeye, var olan yöntemlerimizi de sürekli güncellemeye çalışıyoruz. Tahmin edeceğiniz üzere, bu dinamik ve sürekli teyakkuzda olmamızı gerektiren bir süreç.
Elbette ki Türk aile yapısındaki bu olumsuz değişimleri tek başına bir Bakanlığın faaliyetleri ile düzeltmesi, engellemesi mümkün değil, ancak Bakanlığınızın bu doğrultuda bir temel eylem planı var mıdır?
Bakanlık olarak aileyi güçlendirme motivasyonuyla, aile odaklı hizmet sunumu yapan tüm paydaşlarımızla birlikte aileleri olumsuz yönde etkileyecek her türlü etmene yönelik önlemleri ve aile yapısını güçlendirici faaliyetleri içeren bir eylem planı üzerinde çalıştık.
Ülkemizde ilk defa aile odaklı politikalara temel teşkil edecek “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı (2024-2028)”nı hayata geçirdik. Eylem planımız, 15.05.2024 tarihinde yayımlanan 2024/6 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesiyle yürürlüğe girmiş oldu. 2023 yılında 8.ncisini gerçekleştirdiğimiz Aile Şuramızın çıktılarından da yararlanarak oluşturduğumuz eylem planı, “Küresel riskler ve demografik dönüşüm karşısında ailenin korunması”, “Ailelerin refah düzeyinin yükseltilmesi” “Aile odaklı sosyal politika ve hizmetlerin etkinliğinin artırılması”, “Dijitalleşme sürecinde ailenin desteklenmesi” “Aileye duyarlı çevre politikaları ile ailelerin afet ve acil durumlara dayanıklılığının artırılması” başlığında 5 stratejik amaç ve bunların altındaki 15 stratejik hedef ve 100 faaliyeti içeriyor.
Bakanlık olarak Aileye yönelik başka ne tür faaliyetler gerçekleştiriyorsunuz?
Bakanlık olarak pek çok farklı alanda, farklı hizmet modelleri ile faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Sosyal hizmetlere tek çatı altında daha kolay erişim sağlamak amacıyla Sosyal Hizmet Merkezlerimizin (SHM) sayısını artırmaya yönelik çalışmalarımız sürüyor. Sosyal Hizmet Merkezleri Bakanlığımız tarafından sürdürülen koruyucu ve önleyici hizmetlere yönelik yapılan çalışmalar kapsamında hizmet veren kuruluşlardır. SHM’ler aracılığıyla aile ve topluma yönelik eğitim programları, aile danışmanlığı, sosyal ekonomik destek, korunmaya muhtaç çocuk, koruyucu aile, şehit yakını ve gazi hizmetleri, yaşlı ve engelli yatılı hizmet yerleştirmesi, psikososyal destek, gündüzlü bakım hizmetleri, ŞÖNİM yönlendirmeleri, şiddet, ihmal ve istismarı önlemeye yönelik çalışmalar gibi alanları kapsayan pek çok sosyal hizmet çalışması yürütülüyor.
Aile Eğitimi Programı, Evlilik Öncesi Eğitim Programı, Evlenecek Gençlerin Desteklenmesi Projesi, Bağımlılıkla Mücadele gibi pek çok alanda ailelerimizin yanında yer alarak, ailelerin refahına katkıda bulunmayı ve onları desteklemeyi sürdürüyoruz.
Dijital okuryazarlık eğitimleri, aile danışmanlık hizmetleri ve sosyal destek programlarıyla ailelerin karşılaştıkları zorluklara çözüm üretmeye çalışıyoruz. Ayrıca, kültürel değerlerimizi yaşatmak ve nesiller arası dayanışmayı artırmak için toplumun her kesimiyle iş birliği yapıyoruz.
Bu çalışmalarımız ile, ailelerimizi bilinçlendirmek, farkındalıklarını artırmak ve çağın risklerine karşı daha dirençli kılmayı, ebeveyn ve çocuk ilişkisini güçlendirmeyi, çocuklarımızın bilişsel, psiko-sosyal ve fiziksel gelişimleri sürecinde ebeveynlerimizin farkındalıklarını geliştirerek olumlu tutum kazanmalarını, geçmişten günümüze gelen millî ve manevi değerlerimizin aileler yoluyla çocuklara aktarılmasını hedefliyoruz.
Aile kurumunun korunması ve devam ettirilebilmesi için gelecek projeleriniz nelerdir?
Aile kurumunun korunması ve sürdürülebilirliği, toplumumuzun geleceği için büyük önem taşıyor. Bu nedenle, bakanlık olarak aile yapısını güçlendirmek, aile bireyleri arasındaki ilişkileri sağlıklı hale getirmek ve toplumsal refahı artırmak adına birçok yeni projeyi hayata geçirmeyi planlıyoruz.
Aile kurumunun korunması ve güçlendirilmesi amacıyla hazırladığımız “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı”, küresel riskler ve demografi, refah, sosyal politika ve hizmet, dijitalleşme ve çevre gibi önemli temalar üzerine inşa edilmiştir. Bu çerçevede, “Küresel Riskler ve Demografik Dönüşüm Karşısında Ailenin Korunması” öncelikli 5 temel hedefimizden biridir.
Aile kurumunu tehdit eden unsurlara karşı etkin mücadele yürütmekteyiz. Özellikle şiddet, zararlı akımlar ve kötü alışkanlıklar ile mücadelemizi daha da güçlendiriyoruz. Dijitalleşmenin getirdiği riskler karşısında da aile yapımızı korumak en büyük önceliğimizdir. Bu bağlamda, dijital ortamlarda yayılan ve bireylerin ruh sağlığını olumsuz etkileyen zararlı akımlara karşı çocuklarımız başta olmak üzere tüm aile bireylerini korumaya yönelik çalışmalarımız devam ediyor.
Geçmişte düzenlediğimiz “Yeni Medya Dili ve Aile” ile “Medya ve Aile Değerleri” çalıştaylarına ek olarak, bu yılın Ekim ayında gerçekleştirdiğimiz “Dijital Bağımlılık ve Aile Çalıştayı” kapsamında zararlı akımlara özel bir başlık açarak, bu tehditleri detaylı bir şekilde ele aldık.
2024 yılında başlattığımız “Türkiye’de Medya ve Dijital Ortamların Aile Üzerindeki Etkisi Araştırması” ile ailelerin medya ve dijital platformlardan nasıl etkilendiğini, toplumun bu konudaki algı ve beklentilerini, ayrıca kullanım eğilimlerindeki değişimleri detaylı olarak inceliyoruz. Bu araştırma sonuçlarına göre, daha etkili ve kapsayıcı politikalar geliştirmeyi hedefliyoruz.
Tüm bu çalışmalarla, küresel ve dijital çağın getirdiği risklere karşı ailelerimizi korumayı, toplumsal değerlerimizi güçlendirmeyi ve sağlıklı nesiller yetiştirmeyi amaçlıyoruz.
Aile kurumunun geleceği açısından bir diğer önemli husus olarak tüm dünyada artan boşanmalar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Dünyanın her köşesinde demografik yapılar değişim gösteriyor. Sadece boşanmalar değil, yaşlı nüfus, yalnız yaşayan bireyler, ilk evlenme yaşı, tek ebeveynli ailelerin sayısı dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de artarken, genç nüfus oranımız hızla düşüyor. 2023 yılı itibarıyla 1,51 olan doğurganlık oranımız, nüfusun kendini yenileme seviyesinin oldukça altında kalıyor.
Bu çerçevede, sağlıklı aile yapısını korumak ve faaliyetlerimizi bütüncül bir perspektifte yürütmek amacıyla Aile ve Nüfus Politikaları Daire Başkanlığını hayata geçirdik. Dinamik nüfus yapımızı muhafaza etmek ve en uygun politikaları oluşturmak adına kapsamlı bir saha araştırması başlatmış bulunuyoruz.
Bunun yanı sıra ilk kez kurulacak olan “Nüfus Politikaları Kurulu”na dair çalışmalarımızda sona yaklaştık. Bu kurul sayesinde, nüfusa yönelik yasal düzenlemeleri, kurumsal yapı ve politikaları ile hizmetleri kapsayıcı bir şekilde ele almayı hedefliyoruz.
Bakanlık olarak boşanmalar özelinde Aile Danışmanlığı hizmeti sağlıyoruz. Bu anlamda 2012 yılından bu yana 81 il müdürlüğü ve Sosyal Hizmet Merkezlerimizdeki uzman personel aracılığıyla ücretsiz olarak “aile danışmanlığı” hizmeti sunmaktayız. 18 Kasım 2019 tarihinden itibaren vatandaşlarımız bu hizmetten yararlanabilmek için e-devlet üzerinden de başvurabiliyorlar. Bu hizmetimiz ile aile danışmanlarımız boşanma sürecindeki çiftlere aile içi iletişim becerilerinin geliştirilmesi, aile ilişkilerinin yeniden yapılandırılması ve çatışmaların yapıcı bir şekilde çözülmesi konularında destek sağlıyorlar.
Bununla birlikte evlilik oranlarının düştüğü ve boşanma oranlarının arttığı illerde bu değişimin temel nedenlerini tespit etmek ve etkili politikalar geliştirmek için detaylı araştırmalar yapmayı planlıyoruz.
Amacımız, sevgi, saygı ve hoşgörü temelli, güçlü aile bağlarını desteklemek; eşler arasında sağlıklı iletişimi ve anlayışı teşvik eden projeler geliştirmektir. Bu kapsamda, evlilik öncesi ve sonrası danışmanlık hizmetlerini yaygınlaştırarak, aile içi iletişimi güçlendirmeyi hedefliyoruz. Ayrıca, toplumsal bilinci artırarak, aile kurumunun korunması için gerekli sosyal destek mekanizmalarını devreye sokuyoruz.
Sağlam ve sürdürülebilir aile yapısının, güçlü bir toplumun temeli olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle, boşanmaların artışını önlemeye yönelik politikalarımızı bütüncül bir yaklaşımla sürdüreceğiz.
Ailenin güçlendirilmesi konusunda sosyal hizmet politikaları nasıl bir rol oynayabilir?
Sosyal politikaların, aile kurumunun güçlendirilmesi ve korunmasında hayati bir rol oynadığı aşikardır. Aile, toplumun temel yapı taşıdır ve sağlıklı bir aile yapısı, sosyal dayanışmayı artırır, bireylerin refahını yükseltir ve toplumsal istikrarı ve kalkınmayı sağlar. Bu nedenle, geliştirdiğimiz sosyal politikalar, aileleri desteklemeyi ve toplumsal riskleri azaltmayı amaçlamaktadır.
Sosyal politikalarımızın temel amacı, aile yapısını korumak, bireyler arasında sevgi, saygı ve dayanışma duygularını güçlendirmek ve toplumun geleceği olan çocuklarımızın sağlıklı ortamlarda yetişmesini sağlamaktır.
Aile Danışmanlık Merkezlerimizle, evlilik öncesi ve sonrası danışmanlık hizmetleri ile çiftlere sağlıklı iletişim becerileri kazandırarak boşanma oranlarını azaltmayı hedefliyoruz. Ekonomik Destek Programlarımızla, ihtiyaç duyan aileler için sosyal ve ekonomik destekler sunarak, aile içi huzurun ve refahın artırılmasını sağlıyoruz. Eğitim ve Farkındalık Projelerimizle, aile içi şiddetle mücadele, çocuk hakları ve sağlıklı ebeveynlik gibi konularda eğitim programları düzenleyerek toplumsal bilinci artırmaya çalışıyoruz.
Sosyal hizmet alanındaki çalışmalarımızı daha da ileriye taşımak için iki önemli projeyi hayata geçiriyoruz. Bu çerçevede, ülkemizin 81 ili ve 922 ilçesinde kadına yönelik şiddet, çocuk istismarı ve bağımlılık gibi konuları bütüncül bir perspektifle ele alacağımız sosyal risk haritaları oluşturuyoruz. Bu haritalar sayesinde koruyucu ve önleyici mekanizmaları güçlendirerek, potansiyel risklerin geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açmadan önlenmesini hedefliyoruz.
Bununla birlikte, şehirlerden mahallelere ve hatta bireysel ailelere kadar özgün hizmetler sunma kapasitemizi artırmayı planlıyoruz. Bir diğer önemli projemiz olan Aile Rehberi Sistemi ile vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına daha etkin ve kolay erişilebilir sosyal hizmetler sunmayı amaçlıyoruz. Bu sistemle birlikte, bu yıl faaliyete geçen 8 yeni merkez dahil toplam 418 Sosyal Hizmet Merkezimiz ve 309 ilçede kurulan SHM irtibat noktalarımız aracılığıyla vatandaşlarımıza ihtiyaçlarına yönelik destek sağlıyoruz. Bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdürüyor ve aile kurumunu destekleyecek yeni projeler geliştirmeye devam ediyoruz.
Önemli bir misyonu olan bir Bakanlık olarak hem toplumdan hem de ilgili diğer kurum, kuruluş ve STK’lardan beklentileriniz nelerdir?
Bakanlık olarak, aile kurumunun güçlendirilmesi ve toplumsal refahın artırılması konusunda önemli bir misyon üstleniyoruz. Bu misyonu hakkıyla yerine getirebilmek için toplumun tüm kesimlerinin ve ilgili kurumların desteği büyük önem taşıyor.
Anayasamızda ifade edildiği gibi sosyal devlet olmanın bir gereği olarak toplumun, ailelerin ve vatandaşlarımızın ihtiyaç duyduğu konularda yanlarında olmak temel hedefimizdir. Ancak günümüzdeki sorunların karmaşıklığı, çeşitliliği göz önüne alındığında bu hedefe ulaşmak için topyekûn mücadelenin önem arz ettiği açıktır. Sorun alanlarının tespiti ve analizinin yanında, çözüm önerileri sunma açısından üniversiteler, araştırma ve düşünce kuruluşları, akademisyenler ve entelektüellere önemli sorumluluklar düşüyor. Ayrıca STK’ların Bakanlığımızın sorumluluk alanlarındaki yürüttükleri faaliyetleri de çok kıymetli görüyor, bunları toplumsal dayanışmayı ve farkındalığı artırması açısından önemsiyoruz. Özellikle aileyi odağa alan STK’ların çoğalmasının ve güçlenmesinin ailenin karşılaştığı sorunlarla mücadele açısından kritik bir rolü olduğunu düşünüyoruz.
Vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.