Deprem ve Medeniyet
Her milletin kendine has, nevi şahsına münhasır özellikleri vardır.
Bizim milletimizin en büyük özelliklerinden bir tanesi de şüphe yok ki güçlü ve hızlı organizasyon kabiliyetidir. Asrın felaketinde gördük ki; ülkenin bir ucundan diğer ucuna, doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine sadece bir fiziki hat değil çok güçlü bir gönül bağı, çok diri bir şekilde ayaktaymış! Temelinde muhabbet, iman ve kardeşlik hukukunun olduğu bu bağ; bizi biz yapan en büyük hasletlerin başında geliyor. Bu coğrafya; merhametin, samimiyetin, yardımlaşmanın, infakın ve ikramın merkezidir. Bize göre her gece Kadir, her gelen Hızır bilinmelidir. Tıpkı ahirete hazırlanır gibi hayatı her an hazırlıklı yaşarız. Elinde avucunda olmasa da gönlünde olanı ortaya koyar Anadolu. Çünkü Anadolu’nun göğsünde, olmayanı verdikçe, olanın kat be kat arttığı nice gizli hazineler vardır.
İnsanı insan yapan hâlden anlaması, kişiyi kendini aşacak, başka kişilerin dertleriyle hemdert, hemhâl ve hemdem kılacak bir sofraya oturmasıdır. Bu güzel insanların yüklendiği sorumluluk, oturduğu sofra, Anadolu medeniyetinin ana sütunudur. Onca kışkırtma ve taşkınlık karşısında etnik bir çatışma yaşanmaması Anadolu ruhunun hâlen canlı olmasındandır. Anadolu’nun herkese bağrını açan yüce gönüllülüğünden, su katılmamış ruhundandır. Anadolu bizim için sadece bir kara parçasından ibaret değildir. Biz Anadolu’da millet olduk. Zorluklara karşı göğüs germeyi, kıtlıklara karşı paylaşmayı, hakkın davasını ileriye taşımayı biz Anadolu’da kendimizle birleştirdik. O yüzden Anadolu için nice türküler yazdık, nice şarkılar söyledik. Biz hep Anadolu’yu konuştuk! Yüzümüzü hep Anadolu’ya döndük.
Vatan, millet, hürriyet söz konusu olunca Anadolu bir olup Çanakkale’ye koşmuş ve canıyla siper olmuştur. Bosna’da savaş oldu Anadolu ayağa kalktı. Kosova kan ağladı Anadolu harekete geçti. Komşu ülkelerimiz sıkıntıya düştü Anadolu hep vardı. Yakın tarihimizde Türkiye olarak 15 Temmuz’u yaşadık yine aynı ruh vücut buldu ve ayağa kalkarak ne zalime ne zulme geçit verdi.
Anadolu düşmediği sürece mahzun ve mazlum coğrafya düşmez. Anadolu varsa umut vardır, sevinç vardır, yarınlar vardır. Anadolu yiğidin düştüğü yerden yeniden kalkacağı kadim bir irfan medeniyetidir.
Bu medeniyetin inşa edildiği topraklar 6 Şubat gecesi büyük bir felaketle uyandı. Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan 7.7 ve 7.6 şiddetindeki depremler toplamda onbir ilimizi ciddi manada etkiledi. Büyükşehir Belediye Başkanımız başkanlığında Afet ve Koordinasyon Merkezinde ilçe başkanlarımızla da bir araya gelerek zaman kaybetmeksizin koordine olduk ve ivedilikle harekete geçtik.
Karatay Belediyesi olarak, yaşanan büyük depremlerin ilk gününden itibaren ‘Hatay için tüm imkânlarını seferber ederek’ yoğun çalışmalar yürütüyoruz. Hatay’da arama-kurtarmadan lojistik desteğe, bölgeye ulaşan yardımların dağıtımından hasar tespitine, çevre temizliğinden araç bakım hizmetlerine, çadır ve konteyner kentlerin altyapısı ve kurulumuna kadar her alanda çalışmalar yapıyoruz.
Karatay Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü, Yapı Kontrol Müdürlüğü ile Tesisler Müdürlüğüne bağlı toplamda yirmidört kişilik uzman ve teknik ekip; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinesinde Gaziantep ve Osmaniye’deki hasar tespit çalışmalarına destek verdik. Yine mimar, mühendis ve teknikerlerin yanı sıra diğer alanlarda ki görevli ekipler, bakanlık yetkilileriyle birlikte Osmaniye ile Gaziantep genelinde zemin incelemelerinin yanında bölgedeki tüm yapıların yıkık veya acil yıkılacak; az, orta veya ağır hasarlı olarak hasarın tespitinin yapılmasına katkı sunmaya devam ediyor.
Tabii sadece teknik anlamda değil sağlık için de Karatay Belediyesi olarak harekete geçerek çölyak hastası vatandaşlarımızı da unutmadık. AFAD ve çölyak dernekleri iş birliğiyle gelen talepler doğrultusunda Karatay Halk Ekmek Fabrikasından yüklenen 22 bin glutensiz ekmeği depremden etkilenen 11 şehre gönderdik. Ayrıca Konya’ya ve diğer illere gelen Çölyak hastası depremzedeler için de talep edilmesi hâlinde İl Sağlık Müdürlüğü, çölyak dernekleri ve AFAD ile iş birliği ile glütensiz ekmek göndermeye devam ediyoruz.
Karatay Belediyesi Kent Konseyi ve Sen Değerlisin Derneği ile yapılan iş birliği çerçevesinde, Konya’da misafir edilen ailelerimiz ve çocuklarıyla ilgilenecek gönüllülere yönelik olarak eğitim semineri düzenlendi. Seminerde “Afet Sonrası Çocuklara Nasıl Yaklaşmalıyız” konusu ile gönüllülere doğal afetler sonrasında ailelere çocuklara nasıl yaklaşılması gerektiği anlatıldı.
Hz. Mevlana’nın ebedî istirahatgâhını misafir eden beldenin evlatları olarak bize düşen her şeyi ve herkesi düşünmekti. Çünkü Hz. Mevlana bize “Dünyada bir kişi dahi üşüyorsa, senin ısınmaya hakkın yok!” demişti. Evet, bu ilkeyi şiar edindik. Gönüller sultanının bu umdesi bize ışık oldu, ufuk oldu, projeksiyon oldu!
Konya’ya yerleşen deprem mağduru ailelerimizin çocuklarının sosyalleşmesi amacıyla da etkinlikler yapıyoruz. Bu çerçevede çocuklar, Karatay Belediyesi Kent Konseyi gönüllüleri ve Konya İl Emniyet Müdürlüğü görevlilerinin gözetiminde Karatay Trafik Eğitim Parkı’na götürülen çocuklarımız burada hem yaya hem de sürücü olarak trafik kurallarını öğreniyor. Yine gerçekleştirilen etkinlikler çerçevesinde çocuklara özel eğlenceli oyunlar ve gösteriler ile çocukların eğlenceli bir gün geçirmesine katkı sunuyoruz. Çünkü bizim için çocukların yeri ayrıdır. Bizler çocuklarına fidan benzetmesi yapan, onları çınar, selvi gibi ölümsüzlüğün sembolleriyle, cennetin sembolleriyle benzeştiren bir medeniyete sahibiz. Çünkü çocuk demek, istikbal demektir. “Ben sizin çokluğunuzla övüneceğim.” diyen iki cihan serverinin ümmetiyiz. O yüzden çocuklarımızın beden ve ruh sağlığına, psikososyal gelişimlerine ve eğitim hayatlarına da özel bir önem veriyor, imkânlarımız dâhilinde en özel katkıları yapmaya gayret ediyoruz.
Karatay Kent Konseyi Gençlik Meclisi olarak da, depremin vurduğu bölgedeki çocuklar için “Oyuncağını Kardeşinle Paylaşır mısın?” adlı oyuncak bağışı kampanyası yürütüyoruz. Yine Gençlik Meclisi, Ortaöğretim Grubu’nun koordinatörlüğünde Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na hazırlanan depremzede evlatlarımıza yönelik YKS-TYT ve AYT öğrencilerimiz için talepleri doğrultusunda ders kitaplarıyla birlikte içerisinde çeşitli hediye, destek notları ve sürprizlerin de bulunduğu paketleri Hataylı kardeşlerimizin adresine gönderdik.
Karatay Belediyesi olarak depremlerin ardından yaşadıkları şehirlerden ayrılan afetzedeler için Karaaslandede Mahallesi’nde 7 bloktan oluşan; bir oda, salon, mutfak ve banyodan oluşan 29 metrekarelik daireler, ısıtma sistemleri, beyaz eşya ve mobilyalarıyla 54 adet prefabrik evin kurulumunu tamamlayarak misafirlerimizin hizmetine sunduk.
Tabii hizmetlerin tümünü yaparken en büyük desteğimiz devletimiz ve aziz milletimizdir. Eşi benzeri görülmemiş bir kenetlenme yaşadık. Depremin akabinde telefonlarımız susmadı aziz Konya halkı yardım ulaştırmak için âdeta yarışa girdi. Hanelerimizin bereketi yaşlılarımız, hanım kardeşlerimiz, ümidimizi her vesileyle artıran genç kardeşlerimiz ve gözümüzün nuru miniklerimiz kısaca tüm Konya seferber oldu. Açıkçası bu duruma şaşırmadık çünkü burası Anadolu toprağı; medeniyet, ilim, irfan ocağı. Anadolu’yu herhangi bir toprak parçasından ayıran, insanlığın umut kaynağı bir kıtaya dönüştüren bu birlik, beraberlik, tevazu ve hassasiyettir. Sadece bu topraklarda olan bir çeşit mayadır. Bölgeye gelen yabancı arama kurtarma ekiplerinin dahi hayretlerini gizleyemediği bu kenetlenme ancak Anadolu ruhu ile mümkündür. Anadolu ruhu sınır, mekân, zaman tanımaz. Anadolu ruhu ziyadesiyle baştan aşağı medeniyettir.
Bizi en zor zamanlarda ayakta tutan, tüm farklılıklarımıza rağmen kenetlenerek kısa bir sürede toparlanmamızı ve yeniden ayağa kalkmamızı sağlayan şey Anadolu ruhudur. Anadolu ruhunun mayası “kardeşlik” hukuku üzerine kurulmuştur. Bu bir irfan ve medeniyet biçimidir.
Deprem bölgesine birçok defa gittik geldik hatta Konya olarak hep diyoruz: Hatay ayağa kalkıp yeniden eski günlerine dönene kadar Konya, Hatay’da olacaktır. Ziyaretlerimiz esnasında gördük ki deprem bölgesinin tamamında ciddi bir gayret var. Cumhurbaşkanımız, bakanlarımız ve tüm bürokratlarımız olayın meydana geldiği ilk andan itibaren tüm imkânları seferber ettiler. Devlet ve millet gönül gönüle büyük bir çalışma yürütüyor. Bir yandan bölgenin normale dönmesi için çaba sarf ediliyor, diğer taraftan da bölgenin çadır ve konteyner kentlerin kuruması ile yeni konutların inşası için de çalışılıyor.
Yaşadığımız bu yıkıcı depremle birlikte sadece bu toprakların çocuklarında var olan sıra dışı gizli güç gün ışığına çıktı; Anadolu ruhu.
Anadolu irfan medeniyetidir. Anadolu’nun bu özelliği sayısız defa tecrübe edilmiştir. Anadolu ülke sınırlarını aşan bir ruhtur ve bu ruh asırlardan asırlara aktarılan canlı bir heyecandır.
Her ne kadar zorluklar yaşasak da kararlıyız! Yaralarımızı saracağız. Acılarımızı azaltacağız. Zarar görmüş her bir taşı onaracağız.
Anadolu’da yine kardeşlik çiçekleri açacak. Anadolu yeniden aşkla, muhabbetle, yardımlaşmayla, dayanışmayla ayağa kalkacak.
Bin yıldır şehitlerin kanıyla sulayarak vatan tuttuğumuz bu topraklarda, hiçbir ayrım gözetmeden her bir kardeşimizin yarasını devlet olarak, millet olarak hep birlikte saracağız!
Bizler de ilk günden bu yana tüm ekiplerimiz ve imkânlarımızla bölgedeyiz. Şehirlerimizi hep birlikte yeniden inşa ve ihya edeceğiz. Aynı zamanda buradaki ekiplerimiz de Konya’da misafir ettiğimiz depremzede vatandaşlarımız için ellerinden gelen gayreti gösteriyor. Rabbim bir daha böyle acılar yaşatmasın.
İki büyük deprem sebebiyle vefat eden kardeşlerimizin tümüne rabbimden rahmet, yakınlarına başsağlığı; yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Son olarak ifade etmek isterim ki şairin şu dizeleri bizim ufkumuzu hülasa ediyor;
“Yüreklerden taşsın
yine imanlar
Itri bestelesin Tekbir’ini
Na’tını Galip yazsın,
Mevlid’ini Süleymanlar
Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle
Geri gelsin Sinanlar”.